| Sahte bir hikayeye ayıracak vaktim yok bunu kolaylaştırıcam | Open Subtitles | لا وقت لديّ لدرس تاريخ زائف، لذا سأسهل عليك الأمر |
| Aşırı duygusal hikayelere ayıracak vaktim yok. Ve herşeyin bir bedeli var. | Open Subtitles | لا وقت لديّ للقصص العاطفيّة ولكلّ شيء ثمن |
| Nezaket isteklerine ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | لا وقت لديّ للطلبات المؤدّبة. |
| Sürekli antrenman falan yaptığımdan pek Vaktim yok. | Open Subtitles | لا وقت لديّ, فمع كل التمرين والأشياء الأخرى. |
| Ben iyiyim, sadece şu sıralar evi arayamayacak kadar meşgulüm. | Open Subtitles | أنا بخير. لكن مشغـولة للغاية، ولا وقت لديّ لأتصل بالمنزل. |
| Ben iyiyim, sadece şu sıralar evi arayamayacak kadar meşgulüm. | Open Subtitles | أنا بخير. لكن مشغـولة للغاية، ولا وقت لديّ لأتصل بالمنزل. |
| Senden başka kimseye ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | لا وقت لديّ لغيرك |
| Bu saçmalıklara ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | لا وقت لديّ لمثل هذه التفاهات |
| Burada değil. Burada olacağını söylemişti. Buna Vaktim yok. | Open Subtitles | ليس هنا، قالا إنه سيكون هنا، لا وقت لديّ لهذا الهزل. |
| Duracak Vaktim yok. Acelem var. | Open Subtitles | لا وقت لديّ لهذا فأنا في عجلة من أمري |
| Buna Vaktim yok. | Open Subtitles | لا وقت لديّ لهذا موعد التعبئة إقترب |
| Ben iyiyim, sadece şu sıralar evi arayamayacak kadar meşgulüm. | Open Subtitles | أنا بخير. لكن مشغـولة للغاية، ولا وقت لديّ لأتصل بالمنزل. سأخرج للتسوق اليوم. |
| Ben iyiyim, sadece şu sıralar evi arayamayacak kadar meşgulüm. | Open Subtitles | أنا بخير. لكن مشغـولة للغاية، ولا وقت لديّ لأتصل بالمنزل. سأخرج للتسوق اليوم. |