| Birbirimize aşık olduk ve onunla adeti konuşabilecek rahatlıktaydım. | TED | و وقعنا في حب بعضنا و كنت طبيعية في مناقشة دورتي الشهرية معه. |
| Bir şeyler yedik -- konuştuk ve aşık olduk. | Open Subtitles | ثم أكلنا، ثم تحدثنا، ثم وقعنا في حب أحدنا الآخر |
| Büyüdüğümüzde birbirimize aşık olduk. | Open Subtitles | وعندما أصبحنا كبيرين، وقعنا في حب بعضنا البعض |
| Evinizde bir domuzla birlikte yaşamak çılgınca gelebilir ama biz Bay Kıvrık Kuyruk'a aşık olmuştuk. | Open Subtitles | يمكن أن يبدو العيش مع خنزير في منزلك جنوناً ولكننا وقعنا في حب الخنزير |
| Lisa ile yeni evlendiğimiz dönemde bu eve aşık olmuştuk. | Open Subtitles | "أنا و(ليزا) وقعنا في حب هذا المنزل أول ما تزوجنا". |
| Yepyeni birşeydi. Birbirimize aşık olduk, deli gibi, | Open Subtitles | لقد كان شيء جديد كليا لقد وقعنا في حب بعضنا |
| Bu yere ve insanlarına. Bertie County gibi bir yerde yapabildiğimiz işe aşık olduk. Çünkü, tasarımcı ve inşaatçı olarak her yerde yapamazsınız. | TED | وقعنا في حب المكان و الناس و العمل الذي استطعنا فعله في مقاطعة ريفية مثل بيرتي، و هذا، كمصممين و منشئين لا نستطيع عمله في كل مكان. |
| İkimizde yanlış kişilere aşık olduk. | Open Subtitles | نحن الاثنان وقعنا في حب الشخص الخطأ |
| İkimizde yanlış kişilere aşık olduk. | Open Subtitles | نحن الاثنان وقعنا في حب الشخص الخطأ |
| Birbirimize fena halde aşık olduk. | Open Subtitles | لقد وقعنا في حب بعضنا البعض |