| Kasaba halkı orada durup ölümümü izlediler. | Open Subtitles | بشعب المدينة الذين وقفوا هناك واكتفوا بمشاهدتي أموت |
| yanımda durup, bana aynı şeyleri yapmak isteyen. | Open Subtitles | الذين وقفوا هناك ولفعلوا نفس الشيء او اسوء |
| Dağılacaklarını düşündük ama bütün gece yolda durdular. | Open Subtitles | ظننا أنهم كانوا يريدون قطع الطريق عليهم، لكنهم وقفوا هناك طوال الليل. |
| durmuşlar ve kızı arabalarına almışlar onunla konuşmaya çalışmışlar. | Open Subtitles | هما وقفوا وتركوها تجلس فى المقعد الخلفى وهما حاولو الكلام معها لكن من الممكن انها تكون مصابة بصدمة |
| Kardeşlerim zor zamanlarımda hep yanımda oldular. | Open Subtitles | إخوتي وقفوا معـي خلال بعض الأوقات الصعبة. |
| O köylüler, çok uzun zamandır yolunuzda duruyorlar. | Open Subtitles | منذ أمد طويل جدا هؤلاء الفلاحون وقفوا ضدك |
| Farklı davranıyor, farklı duruyorlardı. | Open Subtitles | تصرفوا باختلاف، وقفوا باختلاف |
| Ve durup da Kongo Nehri'ne şöyle bir baktıklarında şehir önlerine serilmişti. | Open Subtitles | وعندما وقفوا وسيطروا على نهر الكونغو، خضعت المدينة لهم، |
| Ve orada öylece durup hiçbir şey yapmadılar, öyle mi? | Open Subtitles | إذن فقد وقفوا هناك ولم يفعلوا شيئاً؟ |
| Anonymous ve internetteki diğer insanlar, durup dedilerki: | Open Subtitles | "المجهولون" و الناس في الإنترنت, وقفوا و قالوا: |
| Bu şirketin her çalışanı orada durup Allsafe'in başına gelen en kötü şeyi izledi. | Open Subtitles | كل أعضاء الشركة وقفوا هنالك لمشاهدة أسوأ شيء حدث ل(أولسيف) |
| Geri kalanlarınız sadece durup bekledi. | Open Subtitles | وبقيتكن وقفوا هنا ساكنين |
| Yıllar sonra paralı askerlerden kurulu ordusu ile zorba geri döndüğünde aynı yurttaşlar ona şehrin kapılarını açmakla kalmadılar hükümet üyelerini idam ederken onun yanında durdular. | Open Subtitles | وعندما عاد بعدها بعدة سنوات بجيش من المرتزقة أولئك المواطنين أنفسهم لم يفتحوا لهم الأبواب فقط ولكنهم وقفوا بجانبهم عندما أعدموا أعضاء إتحاد الحكومة |
| Kötü bir adam dünyalarını yok ederken boş durdular. | Open Subtitles | وقفوا ساكتين بينما رجل شرير دمر عالمهم |
| Ama İntikamcılar ona karşı durdular... | Open Subtitles | لكن المنتقمون وقفوا فى طريقه |
| 12 adam bütün gece bir sırada ayakta durmuşlar. | Open Subtitles | إثنا عشر رجلا وقفوا بالتسلسل طوال الليل |
| Locus'un anlattığına göre, benzin almak için durmuşlar. | Open Subtitles | كما يقول (لوكاس)، وقفوا لملأ السيارة بالبنزين |
| - Burada durmuşlar. | Open Subtitles | لقد وقفوا هنا |
| Bu yüzden, bütün şükranlarımı her şeye rağmen yanımda olan tüm herkese ve özellikle de yanımda durmayanlara iletiyorum. | Open Subtitles | الذي وقفوا بجانبي خلال كل شيء وبالأخص إلى أولئك الذي لم يقفوا بجانبي |
| yanımda dikilen piçler, iki çizgiyi temsil ediyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء النذال الذين وقفوا بجانبي بهذين الخطين. |
| O köylüler, çok uzun zamandır yolunuzda duruyorlar. | Open Subtitles | منذ أمد طويل جدا هؤلاء الفلاحون وقفوا ضدك |
| Köşedeki pencereye gidip duruyorlar, bir şeyler yapıyorlar. | Open Subtitles | لقد وقفوا عند نافذة الزاوية يفعلون شيئًا. |
| Anne-babamızın başında duruyorlardı. | Open Subtitles | لقد وقفوا فوق جثث والدينا |