| Bu parçalardan patlayıcının ne kadar büyük ve güçlü olduğunu anlayacağız. | Open Subtitles | ذلك يُخبرنا بأنّ المادّة المُتفجّرة كانت مُكثّفة، وقويّة جداً. |
| Bulduğu kraliçe dünyanın en güzel kadınıymış. Zeki ve güçlü biriymiş. | Open Subtitles | "تلكَ الملكة كانت أجمل امرأة في العالم، كما أنّها كانت ذكيّة وقويّة" |
| Senin için tam yerinde bir beden seçtim. Güzel ve güçlü bir kız. | Open Subtitles | أحسنت الاختيار لك، فتاة جميلة وقويّة. |
| Şimdi, mutlu ol, güvende ol ve güçlü ol. | Open Subtitles | كوني سعيدة وآمنة وقويّة |
| Şunlara bak, güzel ve güçlü. | Open Subtitles | انظر لهذه، رائعة وقويّة. |