| Asla kendini kontrol edemeyeceksin, Ve ben bu şekilde yaşayamam. Daha fazlasına katlanamam. | Open Subtitles | لن تكون لديك السيطرة على الأمر، ولا يمكنني العيش هكذا، ليس بعد الآن. |
| Çünkü yüzlercesi ölüyor Ve ben bunun için hiçbir şey yapamam. | Open Subtitles | لأن يموت المئات منهم ولا يمكنني فعل شيء حيال ذلك |
| Eh, çok kaba olmaya başladılar. Ben kabalığa tahammül edemem. | Open Subtitles | حسناً، كانوا بشدّة الوقاحة، ولا يمكنني غضّ النظر عن ذلك. |
| İspatlamak için yardımıma ihtiyaç duyabilir... gözaltında olursam, ona yardım edemem. | Open Subtitles | وربما يريد العون للعثور عليه ولا يمكنني مساعدته وأنا في الحجز |
| Biliyormusun beni gerçekten incittin Brian. Ve bunu bir daha yapmana izin veremem. | Open Subtitles | أنت جرحتني حقاً , براين ولا يمكنني أن أسمح لك بفعل ذلك مجدداً |
| Ayrıca çadırda yatan, kaka yapınca bayılan ve araç kullanamayan bir adamım. | Open Subtitles | وكذلك لأني أسكن في خيمة ويغمى علي أثناء التغوط ولا يمكنني القيادة |
| ve bu şekilde yaşamaya devam edersem kendime olan saygımı yitireceğim anlıyor musun? | Open Subtitles | ولا يمكنني الاستمرار في عيش حياتي بهذه الطريقة، وأستمر في احترام نفسي, تعلم؟ |
| Vereceğim her karar için huysuz ve yaşlı bir bilgeden onay alamam. | Open Subtitles | ولا يمكنني أن أتخذ كل قرار بالنظر إلى حكمة رجل عجوز نكدي |
| Nedenini bilmiyorum ama bunu geri döndürmek için bir şey yapamam. | Open Subtitles | لستُ أعلم السبب، لكن ما خلى قدّ ولّى ولا يمكنني تغييره. |
| Kimse ona benden fazla saygı duymuyor, Ve ben de ona katlanamıyorum. | Open Subtitles | لا أحد يحترمها أكثر مني ولا يمكنني تحملها |
| Ve ben, bu örtbasın bir parçası olmaya vicdanım el vermiyor. | Open Subtitles | ولا يمكنني بواعز من ضميري أن أستمر بكوني أحد أطراف هذا التستّر |
| Kalamam çünkü kardeşim burada olduğumun farkına varırsa... yeniden yer değiştirmeyi deneyebilir Ve ben bir kere daha hapse düşmek istemiyorum. | Open Subtitles | كلا, لا يمكنني البقاء لأن لو أكتشف أخي أنني هنا فسيحاول تبديل الأماكن مجدداً ولا يمكنني العوده للسجن |
| Bu şekilde kullanabilecek kişiler çok daha az Ve ben nedeni olabilecek birini düşünemiyorum. | Open Subtitles | وأقل منهم يملكون المهارة للتلاعب به بهذا الشكل.. ولا يمكنني التفكير بوجود دافع لدى أحد منهم |
| Ve ben artık bunun bir parçası olamayacağım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. | Open Subtitles | ولا يمكنني الاستمرار في هذا لا أعرف ما يجب أن أفعل |
| Bekleyemem. Yardım da edemem. Tanrı aşkına, acele edin! | Open Subtitles | لا يمكنني الانتظار ، ولا يمكنني مساعدتكِ والآنفلتجريبحقالسماء. |
| Geçinemiyoruz ve bu şekilde devam edemem. | Open Subtitles | نحن لا نصلح لبعضنا البعض ولا يمكنني الإستمرار بهذا |
| Ölüm Defteri ile sadece ismini yazdığım kişi ölür. Başkalarının hareketlerini onu öldürmek için kontrol edemem! | Open Subtitles | لا يمكن قتل أحد إلا بكتابة اسمه في مفكرة الموت، ولا يمكنني التحكم بأحد لجعله يقتل غيره |
| Kimse çemberi yarmadı. Daha öncesi için bir garanti veremem. | Open Subtitles | ولا يمكنني الجزم بأن لا أحد غادرها قبل ذلك |
| Ama sen yokken kızlara yeni bir büyü öğretmeyeceğime söz veremem. | Open Subtitles | ولا يمكنني أن أعدكِ بأنني لن أقوم بتعليم الفتيات تعويذة جديدة أثناء ذهابكِ |
| Ayrıca bir sürü polisi ateşe vermeden kaçmak dışında bir yol da göremiyorum. | Open Subtitles | ولا يمكنني التفكير في طريقة أخرى للفرار بدون أن أحرق الكثير من الأشخاص |
| Bacağımdaki kas problemliydi ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | كان ينقصني عضلة في ساقي. ولا يمكنني فعل شيء حيال هذا. |
| Bu gece bu toplantıya katılmalıyım ve Javon'u yanıma alamam. | Open Subtitles | ساذهب لاجتماع تلك الليلة ولا يمكنني اخذ جوفان معي |
| Nedenini bilmiyorum ama bunu geri döndürmek için bir şey yapamam. | Open Subtitles | لستُ أعلم السبب، لكن ما خلى قدّ ولّى ولا يمكنني تغييره. |
| Hayır. Beni affedemedi, ben de bu nedenle onu affedemem. | Open Subtitles | لا ، لم يستطع مسامحتي ولا يمكنني مسامحته على ذلك |