| Ne istiyorsan al. Çok yiyeceğimiz var. Çalmana gerek yok. | Open Subtitles | خذي ما تشائين، فلدينا الكثير من الطعام، ولست مضطرة للسرقة. |
| Burada kalmama gerek yok. Odama geri dönebilirim. | Open Subtitles | ولست مضطرة للبقاء معك أستطيع العودة إلى غرفتي |
| Ben işimi seviyorum ve sana karşı savunmama gerek yok. | Open Subtitles | اتعلم ادي, احب وظيفتي ولست مضطرة ان ابرر لك اي شي وظيفة؟ |
| Adım Maxine ve sizinle konuşmak zorunda değilim. | Open Subtitles | ولست مضطرة إلى التحدث معكما في الحقيق، عليك فعل ذلك |
| Kalacak bir yerim var işte ve hiçbir şey yapmak zorunda değilim, seni enayi. | Open Subtitles | أنا لدي مكانا لأجلس فيه ولست مضطرة للقيام بأي شيء، يا أحمق |
| Sizi doğru düzgün tanımıyorum, ve işle ilgili olmadığı sürece sizinle konuşmak zorunda değilim. | Open Subtitles | بالكاد اعرفكما ولست مضطرة لاتكلم معكما الا اذا كان بشأن العمل |
| Ve işimi zekice yapabilmem için arkadaş olmamıza gerek yok. | Open Subtitles | ولست مضطرة لأكون صديقتك للقيام بعملي ببراعة |
| Şimdi ben çalışıyorum ve bunları yapmama gerek yok. | Open Subtitles | الان بِت أعمل ولست مضطرة لعمل هذه الأشياء مرة اخرى |
| Beni nereye götüreceğini hâlâ söylemedin basketbol maçı için özel bir şey giymene gerek yok. | Open Subtitles | -لازلتِ لم تخبريني إلى أين تصطحبينني ولست مضطرة لارتداء فستان لأجل مباراة "النيكس" |
| - Olsun. Çok güzelsin, gerek yok. | Open Subtitles | أنت جميلة ولست مضطرة لذلك |
| -Benim hayatım bu. Size beğendirmek zorunda değilim. | Open Subtitles | أجل، هذه حياتي ولست مضطرة لتبريرها |
| Aynasız değilsiniz ki. Size hiçbir şey anlatmak zorunda değilim. | Open Subtitles | لستم الشرطة، ولست مضطرة لاخبركم اي شيء |