| Ben Hep onun Güney Kaliforniya'ya gelip bir bina yapması gerektiğini düşündüm. | TED | ولطالما أحسست بأنه يجب عليه القدوم إلى جنوب كاليفورنيا والعمل في البناء |
| Şahsı için Hep "Noel kültürünü yaşatan adam" yakıştırılması yapılıp durdu. | Open Subtitles | ولطالما قال إنه كان يعلم كيف يحتفل بعيد الميلاد كما ينبغي |
| Ama ben hiç gidip babamınkine görmemiştim ve buna Hep pişman oldum. | Open Subtitles | لكن أنا لم أذهب أبداً لأرى جثة والدي، ولطالما ندمت بسبب ذلك. |
| Annem daima "Karnımda çocuk varken," derdi "hiçbir şeyi dert edemem." | Open Subtitles | ولطالما قالت أمّي أنها لم تسمح قط بالجلبة والشجار حولها عندما كانت تحمل طفلاً. |
| Senin binlerce fobin ve tuhaflıklarınla her gün uğraşıyorum, ve daima senin yanındayım! | Open Subtitles | لديك آلاف الأنواع من الهوس والرهاب التي يجب علي التعامل معها كل يوم بعينه ولطالما وقفت بجانبك |
| Ayrıca, ensende o bomba olduğu sürece polis falan değilsin. | Open Subtitles | ولطالما لديك هذه القنبلة المزروعة خلف عنقك لم تعًد شرطياً |
| İnsanlar sürekli olarak diyorlar ki gerçekten hala bunu mu yapıyorsunuz? | TED | ولطالما يسألنا الناس هل هذا حقا ما زلتم تقومون به؟ |
| Birçok kez mağazanızın önünden geçtik ve Hep gelmek istedik. | Open Subtitles | لقد مررنا على متجرك عدة مرات ولطالما رغبت بالدخول إليه |
| DJ değilim, Hep DJ'lik yapmak istemişimdir. | TED | أنا لست عازفة, ولطالما ود تت القيام بذلك. |
| Ama Hep merak ettim benimle bu şekilde konuşacağını nasıl sezmişti? | TED | ولطالما تساءلت، كيف كانت تملك الغريزة لكي تعرف كيف تكلمني؟ |
| Ben bir hizmetçiyim ve Hep öyle oldum. Hiçbir şeyim olmadı. | Open Subtitles | أنا خادمة ، ولطالما كنت لا أحتكم على متعلقاتي |
| Bunu daha önce bir filmde görmüştüm. Hep yapmak isterdim. | Open Subtitles | لقد رأيتُ هذه التحيّة في جهاز العرض ذات مرّة، ولطالما وددتُ فعلها. |
| Dan, Leo'nun kim olduğunu biliyorum. Hep biliyordum. | Open Subtitles | دان، إنني أعرف ما يكونه، ليو ولطالما عرفت |
| İçimden bir ses bana bizim Hep bu kitabın yanında olacağımızı Hep olduğumuzu ve olmaya da devam edeceğimizi söylüyor. | Open Subtitles | هنالك أمر يُخبرني بأننا سنكون قريبات من الكتاب دائماً لطالما كنّا، ولطالما سنفعل |
| Yıllar boyunca gideceksin diye çok korktum çünkü daima seni çok özleyeceğimi düşündüm. | Open Subtitles | لسنوات ، خفت من اليوم الذي ستغادر فيه ولطالما أعتقدت أنه بسبب اني سافتقدك بشدة |
| Hayır, seni daima cezalandırırdı sen de koşarak bana şikayet etmeye gelirdin yani sen de değişik davranıyorsun. | Open Subtitles | لا، لطالما أدّبتك ولطالما هرعتَ إليّ كي تشتكي لذا فأنت تتصرّف بطريقةٍ مختلفةٍ أيضاً |
| Doakes, Dexter'la ilgili daima garip bir şeyler seziyordu. | Open Subtitles | ولطالما اعتقد دوكس أن هناك شيئاً غامضاً حول دكستر |
| Biz mevcut olduğumuz sürece DNA'da mevcut olacaktır ve bunu dizmek için bir yolunu bulacağız. | TED | ولطالما نحن موجودون، فالحمض النووي موجود، وسنتمكن من إيجاد طريقة لسلسلته. |
| Nefes aldığım sürece bu kızın kılına dahi zarar veremezsin. | Open Subtitles | ولطالما لا أزال أتنفس، فأنّك لن تأذي شعرة واحدة .من رأس هذه الطفلة الصغيرة |
| O babanın uçağıydı. Senin tarafından, sürekli tehdit altındaydı. | Open Subtitles | كانت طائرة والدك ولطالما شعر بالتهديد منك |
| Korkuyu eğlenceye dönüştürmenin yaratıcılığın bir hediyesi olduğuna her zaman inandım. | TED | ولطالما آمنت بأن تحويل المخيف إلى ممتع هو ما يدعى بالإبداع. |
| Her seferinde yok demek için bir bahane üretmiştim. | Open Subtitles | ولطالما وجدت العذر للرفض |