| Hayır, o da gelmek istedi, ama olmadı işte. Sadece ben. | Open Subtitles | لا ، لقد اراد الحضور ولكنه لم يستطع انه انا فقط |
| ama Beck ölmemiş, bunu duymuş ama hiçbir şekilde hareket edememiş. | TED | ولكنه لم يكن كذلك فقد سمع ما قالوا ولكنه لم يستطع أن يتحرك على الإطلاق |
| Bir çeşit katatonik durumdaymış yani etrafındakilerin farkında ama onlara yaşadığını göstermek için gözünü bile kırpamıyor. | TED | فقد كان في حالة شلل تام حيث يمكنه أن يعيَّ بما يدور حوله ولكنه لم يستطع أن يرمش بعينه لكي يشير على أنه على قيد الحياة |
| ama o hiçbir şey duyamıyormuş çünkü kendi kendine sessizce konuşuyormuş. | Open Subtitles | ولكنه لم يستطع ان يسمع شيئاً لأنها كانت تتحدث بصمت الي نفسها |
| Kendisinden üst düzeyde biriyle evlendiğini düşünmüştü ve babam da ona imkansızı vaat etmiş, ama sözünü tutmamıştı. | Open Subtitles | كانت تعتقد انها تزوجت من طبقة غنية لقد وعدها بالكثير ولكنه لم يستطع الوفاء بوعوده |
| O ve ben hep beraber gezerdik ama hiç teklif edecek cesareti toplayamadı. | Open Subtitles | أنا وهوكنا نمزح معا, ولكنه لم يستطع دعوتي للخروج معه. |
| Sanki kafasındaki sesleri yazıya dökmeye çalışmış ama yetişememiş gibi. | Open Subtitles | يبدو انه حاول ان يكتب الأصوات التي يسمعها في رأسه ولكنه لم يستطع ان يجاري سرعتها |
| Adamın kimliğini tespit edemedim ama sohbet etmek için gelmediği de kesindi. | Open Subtitles | لم استطع تحديد هوية الشاب ولكنه لم يستطع البقاء للتحدث |
| Bir doktor sizi uyarmak için buraya geliyormuş. ama yolda kaza geçirimiş. | Open Subtitles | كان هناك طبيب قادم لتحذيركم ولكنه لم يستطع |
| Şunu bilmelisin ki kocam seni kurtarmayı istedi ama yapamadı ve bu onun hatası değildi. | Open Subtitles | عليك أن تفهم بأن زوجي حاول أن ينقذك ولكنه لم يستطع وهذا ليس خطؤه |
| Burada çalışmamdan hoşlanmadığını bliyorum, ama yukarı çıkamadı. | Open Subtitles | ،أعلم أنكِ لا تريديني أن أعمل هنا بالأسفل ولكنه لم يستطع صعود الدرج مفاصل قدمه عاجزة |
| Gitme vakti gelmişti, ama onun için çok fazlaydı. | Open Subtitles | أخبرنابأنهقد حانوقت الرحيل، ولكنه لم يستطع أن يجاريها. |
| Geldi, denedi. ama çivileri çakamadılar. | Open Subtitles | لقد اتى وحاول ولكنه لم يستطع ثقب المسامير |
| Babam tamir etmeyi denemişti ama bir türlü çalıştırmayı başaramamıştı. | Open Subtitles | لقد حاول أبي إصلاحه ولكنه لم يستطع أن يجعله يعمل أبداً |
| Beni öldürme şansı vardı ama yapamadı. | Open Subtitles | لقد كان لديه الفرصة لقتلي ، ولكنه لم يستطع |
| Belki Bay Patrick de onu seviyordu ama söyleyemiyordu. | Open Subtitles | ربما كان السيد باتريك يبادلها الحب، ولكنه لم يستطع أن يصرّح بذلك |
| Sikişmek istedi ama yeterli yer yoktu. Sen yardım etmek zorunda kaldın. | Open Subtitles | أراد أن ينكحك ولكنه لم يستطع الانتصاب وعليكِ أن تساعديه |
| ama başaramadı. Paramız yoktu. | Open Subtitles | ولكنه لم يستطع تحمل التكاليف فلم يكن لدينا مال كما ترين |
| Bir pubta yemek yemiş ama hangisi çıkaramıyordu. | Open Subtitles | وقال هو أنه أكل في حانة, ولكنه لم يستطع تحديدها |
| Beni aynı şekilde sevmeye çalıştı ama sevemedi. | Open Subtitles | حاول أن يحبني بنفس الطريقة ولكنه لم يستطع |