| Burada olacağım. Ama şimdilik size iyi geceler. | Open Subtitles | سوف اكون هنا ولكن الآن يجب ان اقول طابت ليلتكم |
| Ama şimdilik öncelikli ilgi alanım CIA. | Open Subtitles | ولكن الآن أنا مهتم بوكالة المخابرات المركزية. |
| Bu beni hiç rahatsız da etmedi. Ama şu an gemilerde söylüyorum ve büyük şovlar yapıyorum. | Open Subtitles | الأمر لم يشغل بالي حقا، ولكن الآن أقوم بعروض في رحلات البحر ، أعمل على عروض أكبر |
| Eğer yapmak zorunda olsaydım sana bir kurşun sıkardım Ama şu an için aynayı yukarı kaldıracağım. | Open Subtitles | مستعد أن تصيبنى رصاصة للدفاع عنك ولكن الآن يجب أن ترى شكلك فى المرآة |
| İlk başta, yırttığım için rahatlamıştım, ama şimdi belli bir utanç hissi içimi dolduruyor ve sonsuza kadar orada kalacak! | Open Subtitles | لقد كنت مرتاحا في بادئ الأمر للخروج من ذلك الموقف ولكن الآن يوجد ذلك الإحساس بالمهانة والذي سيظل بصحبتي للأبد |
| Fakat artık sırlar açığa çıktı ve yengeçler bunu ceremesini çekiyor. | Open Subtitles | ولكن الآن السر قد تم اكتشافه و السرطانات تعاني من العواقب. |
| fakat şimdi, Theresa'dakine çok benzeyen ayrılmış ödenek problemiyle şimdi bir organizasyon olarak karşı karşıyaydım. | TED | ولكن الآن، واجهتني نفس المشكلات التي لاقيتها مع تيريزا. من تخصيص التبرعات لأمراض معينة فقط، ولكن الآن تواجهنا كمنظمة. |
| Evden aramanı söylerdim Ama şimdilik istediğin zaman çağrı gönder. | Open Subtitles | كنت سأدعوك لزيارتي في بيتي ولكن الآن إتصل علي عندما تسنح لك الفرصة |
| Tamam o zaman, anlaştık. Ama şimdilik, bana müsade etmelisin. | Open Subtitles | إذاً حُسم الأمر، ولكن الآن يجب أن تعذريني |
| Ama şimdilik, başka sorunların var. | Open Subtitles | ولكن الآن ، كنت قد حصلت على غيرها من المشاكل. |
| Uzun vadeli amacımız inbotlardan kurtulmak Ama şimdilik bence onlardan faydalanmalıyız. | Open Subtitles | الهدف الكبير سيكون التخلص منهم ولكن الآن علينا أن نفكر فيما هم مفيدون فيه |
| Ama şimdilik,alçaktan ve şapşalca olanı alçaktan ve hızlı hale getirelim. | Open Subtitles | ولكن الآن لنرى ما اذا كنا نستطيع تحويل من منخفظة وبطيئة إلى منخفظة وسريعة |
| Ama şu an yerdeler, muhtemelen babana zarar vermeden bunu yapabilirler. | Open Subtitles | ولكن الآن وهم على الأرض, يمكنهم على الأرجح فعل ذلك بدون إيذاء والدكِ |
| - Boş anıma denk gelse, "olmaz" derdim, Ama şu an dört hayat belirtisi alıyorum. | Open Subtitles | مُرتجلاً,أناأَقُولُبأنّهلَيسَكذلك, ولكن الآن اقرأ أربع علامات حياة. |
| Bizim temel kodumuzda değişiklikler yapmaya başlamanıza kadar, herhangi bir yaşayan insanın şeklini almamız yasaktı, Ama şu an istediğimiz şekle girebiliriz. | Open Subtitles | منذأنبدأتم, بتغيير شيفرتنا الأساسية, نحن مُنعنا مِنْ إتِّخاذ شكل أيّ إنسان حيّ. ولكن الآن يمكننا اتخاذ أي شكل من الأشكال التي نحب. |
| Başkalarında işe yarayabilir, Ama şu an tek düşündüğüm o 125 milyon dolar. | Open Subtitles | قد ينفع هذا مع الآخرين، ولكن الآن الشيء الوحيد الذي أفكّر فيه هو الـ125 مليوناً |
| ama şimdi ölmek istiyor oysa ben onun benimle kalmasını istiyorum. | Open Subtitles | ولكن الآن و الآن هي تريد الموت وأنا أريد إبقائها معى |
| Birkaç senedir gitmedim, ama şimdi gitmek için bir nedenim var. | Open Subtitles | لم أذهب منذ بضعة سنين، ولكن الآن لديّ سبب يجعلني أذهب |
| ama şimdi bile Magic Okulu onları alamıyorum, onları yok şöyle dursun. | Open Subtitles | ولكن الآن لا يمكننا حتى إخراجهم من مدرسة السحر ناهيك عن تدميرها. |
| Fakat artık buraya almaya geldiği şeyi almadan onu durdurmalıyız. | Open Subtitles | ولكن الآن يجب أن نوقفه قبل أن يحظى بما أتى من أجله |
| fakat şimdi, ileri hesaplamalarla ve gelişmiş internetimizle yenilik yapmak, gerçekten altın çağında. | TED | ولكن الآن مع الحوسبة المتقدمة وكيف تطورت شبكة الإنترنت لدينا، انه حقا العصر الذهبي للابتكار. |
| Ancak artık dünyanın değişik ülkelerinden sorumlu çok daha fazla çılgın insan var, yani aslında olasılık azalmıyor, aksine yükseliyor. | TED | ولكن الآن لدينا الكثير من المجنونين المسؤولين عن العديد من الدول في العالم، لذا فالاحتمالات تزيد، وليست تقل. |
| Daha iyi bir fikrim oldugunu söylemiyorum ama simdi bir katkim bile olmadi. | Open Subtitles | أنا لم أقل أن لدي فكرة أفضل, ولكن الآن لم أعد جزءاً من الفكرة |
| ama artık sadece bu tarz şeyleri deşifre işleriyle uğraşıyorum. | Open Subtitles | ولكن الآن انا فقط أنجح في فك تشفير تلك الأشياء |
| fakat şu an, Vera Keith'i o piyanoyla tanıştırdı. İşler yolunda gitmedi. | TED | ولكن الآن ڤيرا قدمت كيث إلى البيانو بتساؤل ولم يبدو الأمر بخير. |
| ama şu anda Katherine, daha ziyade şimdi ile ilgileniyorum. | Open Subtitles | ولكن الآن ياكاثرين أجد نفسي متشوّقاً أكثر لمعرفة مايجري حالياً |