| Kraliyet Şeker bize bağımsızlığımız için yardım edecekti; tam Tersi değil. | Open Subtitles | الشركة الملكية كان من المفترض ان تساعدنا على الاستقلال وليس العكس |
| Bir öğretmen arayanın sen olduğunu sanıyordum. Tam Tersi değil. | Open Subtitles | حسبتكِ أنتِ التي تنشدين معلّماً وليس العكس |
| Evet, ama gördüğün gemi geçidin içine sığıyor, tam Tersi değil. | Open Subtitles | أجل، لكن كم ترى... المركبة تدخل البوابة... وليس العكس |
| Kısacası, seni yalnızca ben bırakabilirim, tersi olamaz. | Open Subtitles | ببساطة، يمكنني أن أتخلّص منكِ، وليس العكس. |
| - Sweets, onun ileriye gitmek için yapabileceği her şeyi yaptığını söyledi, gerisi için değil. | Open Subtitles | يقول بأنهُ كان يفعل كُل ما بإستطاعته للمضي في حياته قدمًا وليس العكس |
| Benim senin için endişelenmem gerek, unutma. Senin benim için değil. | Open Subtitles | ,إنها وظيفتي أن أقلق عليك أتذكرين, وليس العكس |
| Benim mahalleme gelen oydu benden çalarak, adamlarımı öldürerek geçindi. Tam Tersi değil. | Open Subtitles | يسرقُ منّي، يقتل بني جنسي وليس العكس |
| Sana ve Sancorp'a iyilik yapan benim, Tersi değil. | Open Subtitles | وليس العكس يمكنني أن أعرف عندما أُستغل، "فرانك" |
| İklim değişikliğini inkar edenler bu gerçeği, "Bakın! Sıcaklık, CO2'nin değişmesine neden oluyor, Tersi değil." diyerek halkın kafasını karıştırmak ve halkı yanıltmak için kullanmayı seviyorlar. | TED | منكرو التغير المناخي يروق لهم استخدام هذه الحقيقة لإرباك وخداع العامة بالقول، "انظروا، الحرارة تسبب في تغير ثاني أوكسيد الكربون، وليس العكس بالعكس." |
| Tam Tersi değil. | Open Subtitles | أنت هنا لتساعدنا، وليس العكس |
| Senin için endişelenmek benim işim, tam Tersi değil. | Open Subtitles | عملي أن أقلق عليكِ وليس العكس! |
| Çünkü sen benim için çalışıyorsun, ben senin için değil. Evet. Bunu oldukça net ifade etmeyi başardın. | Open Subtitles | لقد فعلت، لأنكِ تعملين لديّ، وليس العكس |
| Buraya iyi olman için geldim, diğer yolu kullanmak için değil. | Open Subtitles | لقد أتيتُ هنا لأطمئن عليكَ وليس العكس |