"ولَمْ" - Translation from Arabic to Turkish

• ve

Salağın biri giderleri kesmeye çalışmış ve ne yaptığını fark etmemiş.
شخص أبلهِ كَانَ يُحاولُ تقليص التكلفة ولَمْ يُدركْ ما كَانوا يَفعلونَ

Beni ve tüm arkadaşlarımı üzgünken gördün ve bir şey demedin.
راقبتَني وأصدقائي إحصلْ على كُلّ الباكيون ولَمْ يَقُلْ أيّ شئَ.

Kocası, Alex, yemeğe geç geliyor ve aramıyor.
الزوج، أليكس، يَرْجعُ للبيت متأخر على العشاءِ، ولَمْ يتصل.

Kafası karışıktı ve nerede olduğunu bile bilmiyordu.
وإكتشفَ بأنّها حُيّرتْ ولَمْ تَعْرفْ حيث كان هي.

Biliyorum ona kızgınsınız çünkü buraya geri döndü ve size haber vermedi.
وأنا أَعْرفُ بأنّك غاضبه مِنْها لأن رَجعتْ هنا ولَمْ تتصل بك

Güzel bir sabaha uyandığında ve güzel bir şey bulamadığında köpekbalığı tarafından yenmek akılda kalıcı bir yol.
مثلا انت إستيقظتَ فى صباح جميل ولَمْ تجدْه جيد جداً. أَنْ يُؤْكَلَ مِن قِبل قرش بالأحرى طريق للذِهاب.

Tüm odağımız bunun üzerineydi ve hiç de kolay olmadı.
الذين وجدتهم مجموعاتنا الإستكشافية كان ذلك كل ماركزنا عليه ولَمْ يكُ ذلكَ سهلاً

Başkan, öğrencinin casus olduğunu biliyormuş ve İstihbarat Komitesi'ne bildirmemiş.
الرئيس عَرفَ أن الطالب كَانَ جاسوس ولَمْ يُعلمْ لجنة إنتيلِ الكونجرسِ.

Merdivenlerden aşağı koşmaya başladım ve buraya kadarda durmadım.
l أرهقَ الممرَ ولَمْ يُتوقّفْ عن الرَكْض حتى l أصبحَ هنا.

O sandalyenin altına girdi ve çıkmadı.
ذَهبتْ تحت ذلك الكرسي ولَمْ يَخْرجْ.

Hedefle temas kurdum ve fark edilmedim.
أَسّستُ إتصالاً بالهدفِ ولَمْ يُساومْ.

ve ajan gerçek planı öğrenemedi.
ولَمْ يعرف الجاسوس الخطة الحقيقية

- Sadece biraz dolaştığımı ve geçmişime dair hiçbir şey yapmadığımı... arabayı orada gördüğümü ve arabanın içindekine yardım etmeye çalıştığımı söyledim.
قُلتُ بأنّني كُنْتُ أَبحرُ، ولَمْ افكّرُ بشأن ان اتخطى المراقبة... ... رَأيتُالسيارةَوتقريباً كنت سأقتل عند محاولتى مساعدته.

ve kimse bize söylemiyor mu?
ولَمْ يُخبِرنا أحد ؟

Gezindiğimi söyledim, ve tahliyemi aştığımı hiç düşünmediğimi ve arabayı görüp yardım etmeye çalıştığımı.
قُلتُ بأنّني كُنْتُ أَبحرُ، ولَمْ افكّرُ بشأن ان اتخطى المراقبة... ... رَأيتُالسيارةَوتقريباً كنت سأقتل عند محاولتى مساعدته.

ve hiçbir şey çıkmadı.
ولَمْ نجد شيئاً