| senin ve benim gibi sefiller sıradan ve güvenli bir yaşam sürüyor. | Open Subtitles | أنهم يحتاجونه من أجل أمان الناس العاديين مثلي ومثلك. |
| Ne kadar suç işlemesen de o senin ve benim gibi insanları aşşağılamaktan vazgeçmez. | Open Subtitles | إنها جريمة ولكنها لا تكن شيئا لأناس مثلي ومثلك إلا الحقد والكره |
| O da senin gibi buralara mütevazi yerlerden gelmiş Eminim çok iyi anlaşacaksınız | Open Subtitles | نعم, ومثلك بدأ من الصفر من المحتمل أنك ستنسجم معه |
| Amerika'nın karşı karşıya kaldığı tehditleri görüyordu ve Tıpkı senin gibi, derin bir görev tutkusuyla ülkesine hizmet etmeyi seçti. | Open Subtitles | كان يمكنه أن يرى التهديدات التي تواجها أمريكا، ومثلك أختار أن يخدم بلده نابع من .شعور عميق بالواجب |
| Hepsi başlarken hokey sopaları gibiydiler, daha sonra hepsi eğilmeye başladılar, ve hepsi ölürler sizin ve benim gibi. | TED | كلهم بدأوا البحث كعصا الهوكي كلهم انحنوا للأسفل وكلهم ماتوا مثلي ومثلك |
| Estelle küçükken çocuk felci geçirmiş ama bastonuyla Tıpkı sizin veya benim gibi gezebiliyor. | Open Subtitles | عانت استيل من شلل الأطفال منذ الصغر، ولكن بعكازها، تتحرك بشكل جيد مثلي ومثلك. |
| İnsanların yolunda durmasına izin verme. İnsanlar sadece senin ve benim gibidirler. | Open Subtitles | لا تدع الناس يقفون في دربك, كل الناس هم مثلي ومثلك |
| Hep öyle kalacaksın. senin ve benim gibiler bu şekilde hayatta kalır. | Open Subtitles | وستكون دوما هكذا فكيف لأشخاص مثلى ومثلك أن تحيا؟ |
| Belki o kadar aptal değilsindir ama senin ve benim gibiler arkadaş olamaz. | Open Subtitles | حسناً , أنت لست شخصية هامة لكن مثلي ومثلك لا يُمكن أن يكونوا أصدقاء |
| Sadece senin ve benim gibi büyük insanların yaşadığı gereksiz üst sınıf veya mütevazi köylülerin olmadığı bir dünya. | Open Subtitles | عالم للرجال العظماء مثلى ومثلك يحيْون فيه. بلا مكان للطبقات |
| Burada işleri yürütenler senin ve benim gibiler. | Open Subtitles | انه شخص مثلي ومثلك ذلك ما يجعل الامور تسري |
| Tıpkı senin gibi ben de babama yapılan yanlışların intikamını almak için asla durmam. | Open Subtitles | ومثلك ما فعلت لن يردعني أي شيء لأنتقم من أي سوء ألم به |
| Yani senin gibi, benimde altın saatim yoktu ama çokça satranç oynadım. | Open Subtitles | ومثلك لم اكن املك ساعة ذهبية لكني مارست الشطرنج |
| Ve aynı senin gibi bu işin her anından nefret ettim. | Open Subtitles | ومثلك تماما كَرهتُ كُلّ لحظة منها. |
| Ve Tıpkı senin gibi, dostum ölümle aramda sorunlar var. | Open Subtitles | ومثلك,صديقى عندى وقت شاق لمماتى |
| Yumuşak ya da sert olabilirler, senin gibi. | Open Subtitles | ويمكن أن يكون من الصعب أو لينة، ومثلك. |
| Çoğu genç, bir kısmı olgun, daha az bir kısmı zengin, ancak çoğu sizin ve benim gibi sıradan insanlar olurdu. | TED | أغلبيتهم شباب، وبعضهم من كبار السن ونسبة قليلة تكون غنية، لكن معظمهم سيكونون أناسًا عاديين مثلي ومثلك. |
| Eğer başarılı olurlarsa sizin ve benim gibiler, Binbaşı West Dünya'da ölüme terk edilecek. | Open Subtitles | لو نجحوا سيخلف شياطين الغرب مثلى ومثلك على الأرض ليموتوا |