"ومليئ" - Translation from Arabic to Turkish

• ve
• dolu

Dışarıdan yıkık dökük ama içeriden sıcacık ve potansiyel dolu.
انه محطم من الخارج لكن دافئ ومليئ بالإمكانية من الداخل.

Bu yönergenin kısa, renkli ve akılda kalıcı olduğunu, çocukların dikkatini çekmek için tasarlandığını görebilirsiniz.
التعليم قصير، ومليئ بالألوان، وجاذب للانتباه كما ترون. مصممٌ لجذب انتباه الأطفال.

Bu yol çok hoş adamım. Aşk ve güzellik dolu. — Zavallı adam.
ــ هذا الزقاق رائع ومليئ بالحياة وجميل ــ يا إلهي

"Bruce, oğlum, sinema sektörü zalim ve basit bir para tuzağıdır.
بروس يا بني عالم السينما صعب ومليئ بالأموال

Her tarafım kan ve çamur çukuru içinde ölmeyeceğim.
لا اريد الموت وحيداً ومليئ بالإصابات ومغطّى بالقمامة والدماء.

Söylemek isterim ki, deniz çok büyüktür ve bir çok acayip yaratık ve mercanlarla doludur.
أنا فقط أردت أن أقول أنْ البحر واسع ومليئ بالعديد من المخلوقات والمرجان

İşte bifteğimiz de geldi. Kalın ve sulu.
حسناً , ها هي شرائح اللحم سميكة ومليئ بالعصارات

Gece karanlık ve dehşet dolu ihtiyar ama ateş hepsini yakıp kül eder.
الليل مظلم ومليئ بالأهوال أيها الرجل العجوز ولكن النار تحرقهم في الحال

Pembe renkler ve prenseslerden ibaret.
أصبح زهري اللون ومليئ بأغراض الأميرات

Her yer tozla kaplı ve örümcek kaynıyor.
المكان مغطي بالتراب ومليئ بالعناكب

Tamam, çok sıcak, gürültülü ve iğrenç böceklerle dolu bir yer ama sonuçta bizim.
بالتأكيد، انه ساخن وصاخب ومليئ بالحشرات المخيفة... لكنه ملكنا.

İğrençlik ve şiddet doluydu!
كان مقرفاً ومليئ بالعنف

Thaumogenesis ile ilgili herşey çok karışık ve bütün kelimeler, sanki daha önce hiç duymadıklarımdan oluşuyor.
"كل شئ عن "ثاموجيسيس ...غامض جداً ومليئ بالكلمات التي لم "أسمع عنها مثل " أملاتيفيس

"...ama onlar yaşlı, ben gencim ve umut doluyum...
ولكنهم مسنين" "وأنا شاب ومليئ بالأمل

Bu bir yuva ve içerisi çocuk dolu dedik, Memur Hunt.
هذا دار لرعاية الأطفال ومليئ بهم رقيب (هانت).