| Sizi, ne olursa olsun sevecek birini bulmak çok zordur. | Open Subtitles | ومن الصعب أن تجد الناس الذين سوف أحبك مهما كانت. |
| Şimdiye kadar çok iyi idare ettin. Etkilendim, ki beni etkilemek zordur. | Open Subtitles | حسناً، لقد تعاملت مع هذا جيّداً، لقد أبهرتني، ومن الصعب فعل ذلك. |
| Ayrıca, annenin çocukken sana söylediği ninniyi dinlerken kavga etmek bayağı zordur. | Open Subtitles | ومن الصعب مُواصلة التشاجر حينما تستمع للتهويدة التي كانت تُغنيها لك أمّك. |
| Çok iyi bir görüşünüz yoksa, bir tanesini görmek oldukça zor. | TED | ومن الصعب رؤية إحداها إلّا لو كان لديكم نظر جيد جداً. |
| Her zaman siz -- açlığı düşününce, bununla ilgili düşünmek zor bir şey, çünkü hangi konuda düşündüğümüzü yiyiyoruz. | TED | عادة يبدو من الصعب التفكير بمشكلة الجوع ومن الصعب التفكير بمشكلة الجوع .. لأننا عادة نفكر بالطعام طيلة الوقت |
| Bataryalardan güç alır, sessizdir ve kolay fark edilmez. | TED | تعمل بطاقة البطاريات ، وصامتة ، ومن الصعب ملاحظتها. |
| İnsanların politikada nerede durdukları önemli olduğu zaman onları çekmek çok zordur. | TED | ومن الصعب جدا إشراك الناس في السياسة عندما يعتقدون أن المهم فعلا هو موقفهم الشخصي من الأمور. |
| Bu konuşmadaki gibi insanlar biliyoruz ve eğer yargılandığınızı düşünüyorsanız ve aynı anda suçlu bulunuyorsanız birini dinlemek çok zordur. | TED | نعرف بعض الناس الذين يرتكبون هذا الخطأ ومن الصعب جداُ الإستماع الى شخص عندما تعلم أنه يقيمك وتجده مرغوبا في نفس الوقت |
| Bu işi yaparken tüm ekibi kapıda bırakıp kendi işini yapmak zordur. | TED | ومن الصعب جدًا أن تتخلى عن جميع عواطفك وتوجهاتك عند قيامك بهذا العمل. |
| Diğer hayvanların aksine, bizim bebeklerimiz yürümez, kendilerini besleyemezler, bakımları oldukça zordur. | TED | على عكس باقي الحيوانات، أطفالنا لا يمشون، لا يستطيعون أن يطعموا أنفسهم، ومن الصعب جدًا الاعتناء بهم. |
| Avlanalım. Bu kadar avladıktan sonra avlanmaya son vermek zordur. | Open Subtitles | وقد كنا نقوم بالصيد ومن الصعب إيقاف الصيد عندما يكون منتظما |
| Gerçek olanla olmayanı... ayırt etmek gerçekten zordur. | Open Subtitles | ومن الصعب التمييز بين الحقيقى وبين ما هو ليس كذلك |
| Gerçek olanla olmayanı... ayırt etmek gerçekten zordur. | Open Subtitles | ومن الصعب التمييز بين الحقيقى وبين ما هو ليس كذلك |
| Ve içim formaldehit ile dolu bir haldeyken bir ilişki sürdürmek zordur. | Open Subtitles | نعم ، ومن الصعب تكوين علاقة لو كنت محشو بالفورمالديهايد |
| Başka birşey hakkında konuşmak zor, ama seninle Pilgrim hakkında konuşmam lazım. | Open Subtitles | ومن الصعب التفكير بأي شئ آخر لكن علي أتكلّمَ معك حول بيلغريم |
| Annesinin gittiğini biliyoruz, ona tek başına babalık yapmak çok zor olmalı. | Open Subtitles | أننا نعلم ان والدته توفيت ومن الصعب أن يكون له أبِ واحد |
| Karar vermesinin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlamak çok zor. | Open Subtitles | ومن الصعب أن نفهم لماذا انها أخذ وقتا طويلا لاتخاذ قرار. |
| Sevdiklerin toprağın altındayken, toprağın üzerinde hayatını sürdürmek zor oluyor. | Open Subtitles | ومن الصعب الاستمرار فوق سطح الأرض عندما تحب من أسفلها. |
| Saatim kırıldı ve güneş olmadan günleri takip etmek zor. | Open Subtitles | لقد انكسرت ساعتي سريعاً ومن الصعب معرفة الأيام بدون شمس |
| Sana göz kulak olacak biri olmayınca bu dünyada yaşamak zor. | Open Subtitles | ومن الصعب في هذا العالم أن لا تجد أحدا يعتنى بك. |
| Ve bundan bir anlam çıkartmak benim için çok güç, yani sizin de başaracağınıza emin değilim. | TED | ومن الصعب عليّ جعلُ الأمرِ يبدو منطقياً، لذا لستُ واثقاً ما إذا كان ذلك بإمكانكم. |