tuhaftır ki katılımcılara odaya girmeden önce ayakkabılarını çıkartmaları söylenene kadar ani bir değişime rastlanmamış. | TED | ومن الغريب تماماً، لم يسجل أي تغيير مباشر لغاية الطلب من المشاركين نزع أحذيتهم قبل دخولهم القاعة. |
tuhaftır yunuslar kıyıya vurmak için hep sağ yanlarını kullanıyorlar. | Open Subtitles | ومن الغريب أن الدلافين تستخدم دائما الجانب الأيمن للدفع الى الشاطئ. |
Birkaç yıl önce, tuhaftır, tuvalete gitmem gerekti. Umumi bir tuvalet buldum, kabine girdim ve her zaman yaptığım şeyi yapacaktım: tuvaleti kullanacak, sifonu çekecek ve unutup gidecektim. | TED | قبل بضع سنوات، ومن الغريب حقاً أردت أن أقضي حاجتي ولقد وجدت حماماً، ولكنه حمام عام ثم دخلت إلى ذلك الكشك وأنا على استعداد للقيام بما أفعله معظم حياتي: استخدام دورة المياه، غسل المرحاض، و نسيان أمر ذلك الحمام. |
İlginçtir ki, onlar için çalıştığı bilgisini sızdıran Almanlardı. | Open Subtitles | ومن الغريب أن أقول أن الألمانيين هم سربوا أنّها كانت تعمل لحسابهم. |
İlginçtir ki, aynı anda biri Kyle'ın odasına da girmeye çalıştı. | Open Subtitles | ومن الغريب انه في نفس الوقت شخص ما حاول الدخول إلى غرفة (كايل). |
tuhaftır, isminiz sürekli karşımıza çıkıyor meclis üyesi hanımefendi. | Open Subtitles | ومن الغريب. اسمك يبقي ظهرت، |