| Ancak, diğer tüm bağlantılar güçlü ve güvenilir olursa, sizin bağlantınızın ehemmiyeti daha önemli hale gelir. | TED | ولكن عندما تصبح كل الروابط الأخرى قوية وموثوق بها، تُصبح أهمية الرابط أمرا أساسياً بشكل أكبر. |
| Karşılığında daimi ve güvenilir sperm temin eder. | Open Subtitles | بالمقابل, تحصل هي على مصدر مستمر وموثوق به من النُطف |
| Rengi değişmez ve beyaz kalırsa yeterli ve güvenilir olduğun için aramızda kalabileceğin anlamına gelecek. | Open Subtitles | إذا لم يتغيّر لونها وبقيت بيضاء هذا تلقائياً يعني بأنّك كفؤ وموثوق بك للبقاء معنا |
| Biri her ne kadar saygı değer ve güvenilir olsa da bir şekilde bazı insanlar onu eleştirir ve toplumun kınayacağı bir objeye dönüştürür. | Open Subtitles | مهما كان الشخص مُحترم وموثوق به، لسببٍ ما، العديد من الناس سوف ينتقدونه. وسيُصبح موضع إزدراء في المُجتمع. |
| SEC için tekrarlanan ve güvenilir bir uyarı ile | Open Subtitles | مع تحذيرات متكررة وموثوق بها إلى هيئة الرقابة على التداول |
| Kefflin, Netan'ın en sadık ve güvenilir ikinci adamlarından biri. | Open Subtitles | كيفلين * ، أحد الرجال الأكثر ولاءً * " لـ * نيتان * وموثوق به لدى الـ " ثوانى |
| Bu, beni temel noktama getiriyor, ülkeler bu üretici merkezlere enerji sağlayacak yaygın, karşılanabilir ve güvenilir elektrik olmadan yoksulluktan çıkamazlar, ben buna "Büyümek için Enerji" diyorum. | TED | وهذا يقودني إلى نقطتي الرئيسية: لا يمكن للبلدان أن تخرج من الفقر دون الوصول إلى كهرباء، وفيرة وبأسعار معقولة وموثوق بها لتشغيل هذه المراكز الإنتاجية، أو ما أسميه "الطاقة من أجل النمو". |
| Hikâyeni anlatıyorsun ve o da senin faydalı ve güvenilir bir tanık olup olmadığına karar veriyor. | Open Subtitles | إذا ستكون شاهد مفيد وموثوق |
| "Wayne." Eveet, kulağa güçlü ve güvenilir geliyor. - Soyadı ne? | Open Subtitles | "واين " نعم يبدو قوي وموثوق به |
| - Ama adam istikrarlı ve güvenilir.. | Open Subtitles | ولكنه ملائم , وموثوق |
| Eski ve güvenilir bir dost söyledi. | Open Subtitles | صديق قديم وموثوق من أخبرني |