| Dünyada herkesten çok sevdiğim adam kafama bir silah dayadı ve beni öldürmekle tehdit etti, hatırlayabileceğimden daha fazla kez. | TED | الرجل الذي أحبتته أكثر من أي شخص على الأرض حمل سلاحا عند رأسي وهدد بقتلي أكثر من المرات التي أستطيع تذكرها. |
| Reiser çıldırdı ve bir doktoru tehdit etti. | Open Subtitles | فقد أحد رجالى يدعى ريزر أعصابه وهدد الطبيب |
| Belki senin için satmaya başladı ve daha büyük bir ödeme istedi alamazsa, ihbar etmekle tehdit etti, sen de onu öldürdün? | Open Subtitles | وأراد دفع تعويضات أكبر وهدد بالإبلاغ عنكَ إذا لم يحصل على المال لذا قمتَ بقتله |
| Onları durdurmak için kendi öldürmekle tehdit etti ve sonra onu görmezden geldiler. | Open Subtitles | وهدد بقتل نفسه لإيقافهم ولكنهم لم يعيروه أي انتباه |
| - Görünüşe göre bir kaç yasa ihlali buldu, geri almazsanız rapor edeceğim diye tehdit etti, o kadar... | Open Subtitles | على مايبدو أنّه وجد عدة انتهاكات وهدد أن يبلغ عنها .. إلاّ إن قبلوا بإعادتك، لذا |
| Kuzu şiş aşçısı birini bıçaklamış kaçacak yeri kalmayınca da intiharla tehdit etti. | Open Subtitles | "بأن ثمة طباخاً قد طعن شخصاً" "وفر إلى سطح المطعم وهدد بأنه سينتحر" |
| Ötekisi de güvenliğini garantiye almazsam işten çıkmakla tehdit etti. | Open Subtitles | أحد العمال كاد أن يفقد ذراعه. وهدد الآخرون بالإستقالة إذا لم أتمكن من ضمان سلامتهم. |
| Düğünümüzde saldırdı, seni kaçırdı ve çocuğumuzu çatıdan atmakla tehdit etti. | Open Subtitles | لقد هاجم حفل زفافنا ، اختطفك وهدد بإلقاء طفلتنا من أعلى سطح مبنى |
| Hayır. Beni kovup, güvenliği çağırmakla tehdit etti ama ona çaktırmadan yan kapıların birinden sıvışıverdim. | Open Subtitles | لا، لقد طردني وهدد باستدعاء الأمن |
| Ben yokken eve gelip karımı tehdit etti. | Open Subtitles | جاء المنزل فيما لست موجوداَ وهدد زوجتي |
| Ama paramı batırdı ve gerçek oğlumu tehdit etti. | Open Subtitles | لكنه ضيع مالي وهدد ابني الوحيد |
| Birbirleriyle görüştüğünü biri öğrendi ve Sean'i oyunu değiştirme konusunda tehdit etti. | Open Subtitles | أحدهم اكتشف أنهم يحظون بعلاقة وهدد بفضح (شون) إذا لم يغير صوته |
| Beni, Abel'ın yanına etki altında ve kontrolden çıkmış bir şekilde buraya geldiğimi söylemekle tehdit etti. | Open Subtitles | وهدد بأن بأن يخبر عملي أنني جئت هنا أبحث عن " إيبل " مدمنة وفاقدة السيطرة |
| Daniel Russo otopsi odasına dalıp çalışanlarımı tehdit etti. | Open Subtitles | دانيال روسو ، اقتحم المشرحة .... وهدد جماعتى |
| Ve piskopos onu yeniden atamakla tehdit etti. - Güney Amerika'ya.. | Open Subtitles | وهدد الأسقف بإرساله إلى أمريكا الجنوبية |
| Bir gecede, Faysal petrol fiyatını beşe katladı ve eğer Amerika İsrail'i geri çekilmeye zorlamazsa tamamen ambargo koymakla tehdit etti. | Open Subtitles | وبين عشية وضحاها، ضاعف فيصل سعر النفط خمسة مرات وهدد بفرض حظر تام على تصدير النفط إذا لم تجبر أمريكا إسرائيل على التراجع |
| Gizli tıbbi kayıtları çaldı diş hekimlerimizden birine saldırdı ve Bay Pembroke'u tehdit etti. | Open Subtitles | ...لقد سرق السجلات الطبية السرية و هاجم عضوا من طاقم أطباء الأسنان وهدد السيد بيمبروك... |
| Evet, benim eve de geldi. Çocukları tehdit etti. | Open Subtitles | أجل، جاء إلى شقتي أيضاً وهدد أولادي |
| Tanrım. Adam bana mektup yazdı. Hayatımı tehdit etti. | Open Subtitles | اوه لقد كتب الي وهدد حياتي |
| Vali Kaptan Teach'in gemisini ele geçirip çıkartma yapmakla tehdit etmiş diye duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت بأن الحاكم أخذ سفينة الكابتن تيتش وهدد بالغزو |
| Babam unvanım ve mirasımdan feragat etmeye zorlayıp yapmazsam beni öldürmekle tehdit etmişti. | Open Subtitles | بعد أن جعلني أبي أتخلى عن ميراثي ولقبي وهدد بمقتلي إذا لم أفعل ... |