| Çevresinde bir sürü insanla ağlıyor. | Open Subtitles | وهي تبكي مع الكثير من الناس جولة لها. |
| Ufak aşkında sonra, bir yerde ağlıyor. | Open Subtitles | وهي تبكي في مكان ما تعاني بعض الاحباط. |
| Tanrım. Bu benim karım. Ve ağlıyor. | Open Subtitles | يا الهي، تلك زوجتي وهي تبكي |
| Yani beşikte Ağlarken bebeğimi duymazdan mı geleceğim? | Open Subtitles | إذاً يفترض ببساطة أن أتجاهل طفلتي وهي تبكي في المهد؟ |
| Umurumda değil demişti ama odasında Ağlarken yakalamıştım onu. | Open Subtitles | قالت بأنها لم تهتم لذلك لكني رأيتها وهي تبكي في غرفتها |
| Bir hizmetçi sana ağlayarak geldi ve kraliyet bebeği hakkında bir haber verdi. | Open Subtitles | لجأت خادمة إليك وهي تبكي وتقول لك أن لديها معلومات عن ابن الملك |
| Boşandığından beri ağlıyor. | Open Subtitles | منذُ أن تطلّقَت وهي تبكي |
| Banyoda, ağlıyor herhalde. | Open Subtitles | إنها في الحمام وهي تبكي... تقريبا |
| Tüm gün ağlıyor. | Open Subtitles | وهي تبكي كل يوم. |
| Var, şu an ağlıyor. | Open Subtitles | أجل ، وهي تبكي |
| Manyak gibi ağlıyor. | Open Subtitles | وهي تبكي بشدة. |
| Kardeşi, bu sabah onu odasında Ağlarken görmüş. | Open Subtitles | عثر عليها شقيقها في غرفتها هذا الصباح وهي تبكي |
| Ağlarken görmek istememiştim. | Open Subtitles | كنت... ... لم اكن انوي مشاهدتها وهي تبكي. |
| Ağlarken uykuya daldı, ha? | Open Subtitles | لقد نامت وهي تبكي ؟ |
| Ağlarken uyuyakaldı. | Open Subtitles | وقد نامت وهي تبكي |
| Elinde balıkla ağlayarak odama geldi. | Open Subtitles | لقد جائت مسرعة إلى غرفتي وهي تبكي حاملة السمكة فى يدها |
| Ertesi gün beni aradı, ağlayarak gebe kaldığını söyledi. | Open Subtitles | في اليوم التالي أتصلت بي وهي تبكي وتقول إنها حامل |