| Mutlu bir yüz takınıyor ama içinden aslında üzgün ve yalnız bir adam. | Open Subtitles | إنه يظهر أنه سعيداً، ولكن بداخله فهو حزيناً ووحيداً |
| Burada üşüyerek, aç ve yalnız bir şekilde öleceğini bilmek daha tatmin edici olabilir. | Open Subtitles | سيكون أكثر إرضاءاً لي أن أعلم بأنّكَ ستموت في الخارج برداً و جوعاً ووحيداً |
| Kızgın ve yalnız bir çocuğu gördüm. | Open Subtitles | وصبياً غاضباً، ووحيداً... |
| Hep şiddet ile ve yalnız öleceğimi düşündüm. | Open Subtitles | . لطالما خلتُ أنّي سأموت موتةً شنيعة، ووحيداً |
| çünkü onun da benim gibi korkmasını ve yalnız kalmasını istedim. | Open Subtitles | لأنني أردته أن يكون خائفاً ووحيداً مثلي. |
| Ya da sağır ve yalnız olarak sonunu hissetmek... | Open Subtitles | أو كونه أصم, ووحيداً إستشعر بالنهاية, |
| Fakir, sarhoş ve yalnız öleceksin. | Open Subtitles | ستموت فقيراً، ثملاً... ووحيداً |
| Korkmuş ve yalnız. Biliyorum. | Open Subtitles | كان خائفا ووحيداً - أعلم ذلك - |
| Acınası ve yalnız. | Open Subtitles | تعيساً ووحيداً. |