| Bay Whitaker kaza öncesindeki günlerden ve saatlerden söz etmek istiyorum. | Open Subtitles | سيد ويتاكر أود التحدث عن الأيام السابقة و الساعات السابقة للحادث |
| Bay Whitaker, şu anda veya daha önce alkol bağımlılığı alkolizm ya da uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili sorununuz oldu mu? | Open Subtitles | سيد ويتاكر هل كان كان لديك الآن أو من قبل أي مشكلة فالتعامل مع الكحوليات أو تعاطي الكحوليات أو المخدرات |
| Günaydın, ben Kaptan Whitaker. | Open Subtitles | صباح الخير سيداتي سادتي أنا الكابتن ويتاكر |
| Sarah Margaret Whittaker'ı tanımadığını, öldüğü gün tanıştıklarını söylemişti. | Open Subtitles | "سارة" قالت أنها لم تعرف "مارغريت ويتاكر" حتى إجتمعت بها يوم وفاتها |
| Tyler Faris, Paul Whittaker'in Yalniz intikam oldugunu nereden biliyordu peki? | Open Subtitles | فكيف عرف (تايلر فارس) أنّ (بول ويتاكر) هو "المُنتقم الوحيد"؟ |
| Muhabirimiz Paul Whittaker'in, kendi özel kaynaklariyla gizli görüsmelerini yapmak için bir kullan at telefon kullandigini ögrendim. | Open Subtitles | إتّضح أنّ مُراسلنا (بول ويتاكر) لديه هاتف خليوي محروق الذي يستخدمه لإجراء محادثات مع مصادر سرية. |
| Şuna bak. Demek Kaptan Whitaker'ı tanıyorsun. Evet. | Open Subtitles | لنرى تفقد هذا إذا أنت و الكابتن ويتاكر أصدقاء |
| Birçok kişi gibi biz de yanıtları arıyoruz. Pilot Kaptan William "Whip" Whitaker'ın evine bakıyoruz. | Open Subtitles | و نحن هنا ننظر إلى بيت الطيار ويب ويتاكر |
| Ben eve gidiyorum. Kaptan Whitaker, hapse gidersin. | Open Subtitles | سأذهب للمنزل , أخبرك الىن يا ويتاكر أن ذهبت الآن فستذهب للسجن |
| Ama Kaptan Whitaker kibarca ailesinin rahat bırakılmasını rica ederken bugün de yanıtlanmadılar. | Open Subtitles | الكابتن ويتاكر منا بكل تهذيب أن نترك عائلته و شأنها |
| Ben gidiyorum. Bunu kapatacağım. İyi şanslar Bay Whitaker. | Open Subtitles | لذا سوف نخرج , حظا طيبا سيد ويتاكر |
| Evet. Bay Whitaker'ın durumu nedir? | Open Subtitles | أجل , و ماهو موقف السيد ويتاكر |
| "Kaptan Whitaker uçağı ters çevirerek alçalmayı geciktirmiş "ve uçağın düzelmesine olanak vermiştir. | Open Subtitles | عن طريق قلب الطائرة الكابتن ويتاكر قلل الضرر ... و سمح للطائرة بأن تهبط لمستوى أقل ... |
| Kaptan Whitaker, kazadan önceki 3 gecede... 11 Ekim, 12, 13 ve 14 Ekim'de sarhoştum. | Open Subtitles | كابتن ويتاكر قبل الحادث ب 3 أيام 11 من اكتوبر ال 11 أكتوبر و 12و 13 و 14 كنت أشرب الكحوليات لقد شربت كل هذه الأيام لقد شربت |
| Siz Whitaker Berman mısınız? | Open Subtitles | هل أنت، ويتاكر بيرمان؟ |
| Yani, Yalniz intikam, Paul Whittaker'in bir parçasiydi. | Open Subtitles | أترون، "المُنتقم الوحيد" هو جزء من (بول ويتاكر)، |
| Evet, sen yaptin ve Paul Whittaker o kadar kendini kaybetmis ki senin cinayetini bile üstlenmeye çalisti. | Open Subtitles | أجل، قد فعلتِ، ولقد جعلتِ (بول ويتاكر) ينقلب على نفسه، وحاول الإعتراف بجريمتكِ. |
| Tyler Faris, Paul Whittaker'ın Yalnız İntikam olduğunu nereden biliyordu peki? | Open Subtitles | فكيف عرف (تايلر فارس) أنّ (بول ويتاكر) هو "المُنتقم الوحيد"؟ |
| Muhabirimiz Paul Whittaker'ın, kendi özel kaynaklarıyla gizli görüşmelerini yapmak için bir kullan at telefon kullandığını öğrendim. | Open Subtitles | إتّضح أنّ مُراسلنا (بول ويتاكر) لديه هاتف خليوي محروق الذي يستخدمه لإجراء محادثات مع مصادر سرية. |
| Yani, Yalnız İntikam, Paul Whittaker'ın bir parçasıydı. | Open Subtitles | أترون، "المُنتقم الوحيد" هو جزء من (بول ويتاكر)، |
| Evet, sen yaptın ve Paul Whittaker o kadar kendini kaybetmiş ki senin cinayetini bile üstlenmeye çalıştı. | Open Subtitles | أجل، قد فعلتِ، ولقد جعلتِ (بول ويتاكر) ينقلب على نفسه، وحاول الإعتراف بجريمتكِ. |