| Çok tuhaf. Mahalledeki herkes bir garip. Tuhaf davranıyorlar. | Open Subtitles | هذا غريب جداً، الجميع في الحي في حالة قلقة ويتصرفون بغرابة |
| Karanlık çağlarda yaşıyorlar ve sanki dünya onlarınmış gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعيشون فى العصور الوسطى ويتصرفون وكأنهم يملكون العالم |
| İnsanlar geliyor, onun içkilerini içiyor ve onun arkadaşıymış gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | وهؤلاء الناس يأتون , ويشربون شرابه ويتصرفون كأنهم أصدقائه |
| Televizyonda tekrar gördüklerinde de bir tane daha almazsam öleceklermiş gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | وبعدها يرون الدمى على التلفاز مرة اخرى ويتصرفون وكأنني ان لم اشتريها مرة اخرى سوف يموتون |
| Bir şey hak etmiş gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | ومواردنا , ويتصرفون كأنهم يستحقون شيئاً |
| Etrafta koşuşuyor, havlıyor, garip davranıyorlar. | Open Subtitles | يجولون في الجوار ينبحون ويتصرفون بغرابه |
| Bana komplo kurup burası evleriymiş gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | لقد تآمروا ضدي ويتصرفون وكأن هذا منزلهم |
| Kırmızı eşarplarını savurup Carson Bare gerçekmiş gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | إنهم "يتطوسون" بأوشحتهم الحمراء (يتباهى كالطاووس) ويتصرفون كأن (كارسون باري) حقيقي |