| Milton başarılı oldu, bu her ne demekse, ama artık korkuyor. Hiçbir şekilde riske girmiyor. | Open Subtitles | لقد حصل على النجاح ايا كان فأصبح خائفا عليه ويخشى المجازفة |
| Yeni ve korkunç gerçeğin kendisini uçuruma sürüklemesinden korkuyor ve sendelemesi, düşmesine engel değil. | Open Subtitles | ويخشى أنّه تم سحبُها إلى الهاويَة بواقع جديد وبشكل مُرعِب الأن، وبعد أن تعثر، |
| Üç hafta içinde orada hiç mahkum kalmayacağından korkuyor. | Open Subtitles | ويخشى بأنه لن يبقى أحداً على قيد الحياة هناك خلال ثلاث أسابيع. |
| Özellikle çoktan hapse atılmış ve hayatı için korkuları olan biriyle... | Open Subtitles | لا سيما مع شخص مُعتقل سلفًا ويخشى على حياته |
| Ama en büyük parça benim tüm diğerlerinin korkuları arasında. | Open Subtitles | لكن أكبر قطعة ويخشى أن يكون من قبل الآخرين. |
| Sevgili baba, Almanya' dan gelen... haberlerden endişe duyuyoruz. | Open Subtitles | لقد سائتني جدا الأنباء التي سمعتها من ألمانيا ويخشى الناس أن الحرب أصبحت حتمية |
| Ordell para getirmekten çok korkuyor. | Open Subtitles | أورديل يحس بالخطر ..ويخشى أحضار ماله |
| Tıraş olurken yüzünü kesmiş ve bir şeye dokunursa et yiyen bakterilerden bulaşacak diye korkuyor. | Open Subtitles | قام بالحلاقة ويخشى إذا لمس شيء ، سيجرح جلده البكتيريا . |
| Shane orada Bubbie'nin makinelerini kontrol ediyor ve kendi nöbetinde öleceğinden çok korkuyor. | Open Subtitles | شاين) في الداخل) (يحدّق إلى أجهزة (بوبي ويخشى أن تركله خلال مراقبته |
| Diğerleri, yaşamları için korkuyor. | Open Subtitles | ويخشى آخرون على حياتهم. |
| Restoranların sahibi yaşamından endişe duyuyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يملك المطاعم ويخشى على حياته |
| Papa Hazretlerinin buradaki güvenliğinden endişe duyuyor. | Open Subtitles | ويخشى على سلامة قداسته هنا |