| Onlar... Onlar... İkisi de profesör ve bir teknevde yaşıyorlar, yani bayağı uzaktalar. | Open Subtitles | هما أستاذان ويعيشان في منزل عائم ما يعني أنهما بعيدان |
| Arkadaki o evde yaşıyorlar. | Open Subtitles | ويعيشان بذلك المنزل الخلفي بالخارج |
| İkisinin de suç kaydı var ve birlikte yaşıyorlar. | Open Subtitles | كلاهما له سوابق جنائية، ويعيشان سوياً. |
| - Annem ve babam emekli oldu. Palm Springs'de yaşıyorlar. | Open Subtitles | (أمي وأبي تقاعدا ويعيشان في (بالم سبرينغز |
| Ve bana onun heykeltraş olduğunu söylüyor. Vermont'da yaşıyorlar. | Open Subtitles | وتقول إنه نحّات ويعيشان في (فيرمونت) |