| Kadınlara ve çocuklara kötü davranıyor ve bunu eğlence için yapıyor. | Open Subtitles | إنُه سيء للنساء والأطفال ويفعل ذلك من أجل المتعة |
| Hepimiz burdaydık ve bunu ses çıkarmadan yapmazı imkansız. | Open Subtitles | هذا أمر جديد لم يسمع به من المستحيل أن يدخل شئ ما هنا ويفعل ذلك دون أن يحدث ضجة |
| Bu adam yıllarını içkiyi bırakmak için harcamış ve bunu da inanç sayesinde başarmış. | Open Subtitles | كما ترى، هذا الرجل قضى أعوام يحاول أن يقلع عن الشرب. ويفعل ذلك من خلال الأستسلام إلى الإيمان الذي يبدو خليط هالك. |
| Geri dönüyor ve bunu yaklaşık 1,300 kere yapıyor. | Open Subtitles | يعود مرة ثانية ويفعل ذلك 1300 مرة |
| ve bunu sevmesede yapar. | Open Subtitles | ويفعل ذلك حتّى إن لم تُقدّر قيمته |
| ve bunu sevmesede yapar. | Open Subtitles | ويفعل ذلك حتّى إن لم تُقدّر قيمته |
| ve bunu o kadar iyi yapıyor ki "Geleceğe Dönüş" hakkındaki tüm haberler için bir portal uzman bir kaynak haline geldi. | Open Subtitles | ويفعل ذلك بشكل جيد أن يصبح المدخل، سلطة المصادر، حقا، لكل الأخبار عن "العودة إلى المستقبل". |
| ve bunu üst üste günlerce yapar. | Open Subtitles | ويفعل ذلك كل يوم. |