| Macaristan'da yaşarlarken annem doğmuş. | TED | كانوا يعيشون في هنغاريا، حيث وُلدت أُمّي. |
| New York'ta bir fotoğraf çekimindeydim, Kakuma'da doğmuş olan, Güney Somalili model Adut Akech ile tanıştım. | TED | كنت في جلسة تصوير بمدينة نيويورك، عندما قابلت أدوت أكيش، عارضة أزياء جنوب سودانية، التي صادف أنها وُلدت هنا في كاكوما. |
| Çünki, yanlış bir aileye doğmuşum ve şimdi de cezasını çekiyorum. | Open Subtitles | . لأنني وُلدت في العائلة الخطأ . وها انا ذا ادفع ثمن هذا |
| Sende hepimiz gibi küçük doğdun... ama seninle ilgili tek şey doğruydu- sen Matador olmak için doğmuştun! | Open Subtitles | لقد وُلدت صغيرا كبقيتنا ولكنك كنت تمتلك شيئاً حقيقياً خالصاً لقد وُلدت كقاتل للثيران كمصارع للثيران |
| Karakterinin doğuştan meyilli olduğu şey. | Open Subtitles | .شيء وُلدت شخصيّتك في اللعبة للقيام به |
| Batı Almanya'da hükümet kuruldu ve iki hafta sonra, bizim tarafımızda Alman Demokratik Cumhuriyeti dünyaya geldi. | Open Subtitles | تشكلت الحكومة في ألمانيا الغربية وبعد أسبوعين من جانبنا وُلدت جمهورية ألمانيا الديموقراطية |
| Bugün değil de 5,000 yıl sonra doğmuş olsanız hayatınız ne kadar farklı olurdu? | TED | كيف ستكون حياتك مختلفة لو وُلدت بعد خمسة آلاف عام من الآن بدلًا من يومنا هذا؟ |
| Bu kız rahibe olmak için doğmuş... ki siz bin yıl geçse olamazdınız, Muhterem Rahibe. | Open Subtitles | تلك الفتاة وُلدت لتكون راهبة .. شيئاً لا يمكنكِ أبداً أن تكونيه خلال آلالاف السنين، أيّتها الأخت الموقّرة. |
| Tek kusurum burada doğmuş olmamdı. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي ارتكبته هو أنني وُلدت هنا |
| Ailem tekrar birleştikten hemen sonra doğmuşum ben. | Open Subtitles | لقد وُلدت بعد عودة والداي لبعضهما مباشرة |
| Ama daha ileriye gitmeden önce, benim bel altındaki aletle ilgili bir şeyler öğrenmelisin. Ben biraz farklı doğmuşum. | Open Subtitles | ولكن قبل أن نستمر بالعلاقة ، عليك أن تعرفي أمراً عن الشيئ الموجود تحت حزامي ، لقد وُلدت مختلفاً بعض الشيئ |
| Bundan pişman olmayacaksın. Bu dolandırıcılık şeyi için doğmuşum. | Open Subtitles | لن تندم على ذلك, فقد وُلدت لأقوم بخِدع الاحتيال |
| Sen burada doğdun, bu sana yeter, sen Amerikalısın. | Open Subtitles | أنت وُلدت هنا، هذا كل ما تريده أنت أمريكي. |
| Ve bu yüzden doğdun günkü kadar sıkı diktirmelisin onu, | Open Subtitles | وبعد ذلك يَجِبُ أَنْ تُخيّطَيه ...بإحكام كما كان يومَ وُلدت |
| Eminim doğuştan hazırsındır, değil mi? | Open Subtitles | أراهن أنّك وُلدت مُستعدّاً، أليس كذلك؟ |
| Doktor, dünyaya gelmiş olabilirim ama dün doğmadım ben. | Open Subtitles | دكتور, قد أكون وُلدت لكني لم أولد بالأمس |
| O-Ren lshii Tokyo'daki Amerikan askeri üssünde doğmuştu. | Open Subtitles | أوران ايشى وُلدت فى قاعدة عسكرية أمريكية بطوكيو فى اليابان |
| Onunla konuşmaya çalışırken Londra Kulesi'nde doğduğumu söylemiştim ve o bana inanmıştı. | Open Subtitles | استطيع ان اقول لها اننى وُلدت فى برج لندن وهى سوف تصدقنى |
| Cal, Burada doğup büyümüş ve şehir hayatına özlem duyuyor. | Open Subtitles | لقد وُلدت وترعرعت هنا وهي مواكبة للحضارة |
| Çok doğru. Onunla ilgili her şeyi doğduğu günden beri bilirim. | Open Subtitles | هذا صحيح, أعرف عنها كلّ شيء، منذ اليوم الذي وُلدت فيه. |
| - 30. Montreal, Kanada'da doğdunuz ve Paradine'le birlikte savaşa katıldınız. | Open Subtitles | لقد وُلدت فى مونتريال بكندا, وخدمت فى الحرب مع الكولونيل بارادين ؟ |
| Kızımız doğduğunda ölümü üzerinden dört ay geçmişti. | Open Subtitles | كانت قد انقضت أربعة أشهر على وفاته عندما وُلدت ابنتنا |
| Köleliğe doğan Araminta veya Minty, dokuz çocuktan beşincisiydi. | TED | وُلدت في العبودية المتوارثة، أرمينتا، أو منتي، كانت الخامسة بين تسعة أطفال. |
| Sandal ağacı kokulu nehir suyunda doğduğunu bilmeden, tatlı safir, bal değmiş dili ile, ağzı açgözlü olamayacak kadar doluydu. | TED | وبأنها وُلدت في مياه نهر معطرة بخشب الصندل، ياقوتة حلوة اللسان كالعسل، كانت كثيرة جدًّا على جشعهم. |
| "Yeniden doğmuştum, erotik bir şekilde vaftiz edildim." | Open Subtitles | "شعرت بأنني وُلدت من جديد وأننى أتعمد في حضور جلالة الشهوة" |