| Böylelikle, tüm insan genomunu sadece saatler içinde tayin edebiliyoruz. | TED | والآن و خلال ساعات فقط يمكننا أن نحدد الجينوم البشري |
| Ve 2 saat sonra, sırtları ağrı içinde kaldığında, değişmişlerdi.. | TED | و خلال ساعتين, بعد ان كُسرت ظهورهم, كانوا قد تغيروا. |
| Ve işler iyiye, daha iyiye giderdi, ve üç ya da dört ay içinde Hastaneden taburcu oldum ve bir cerrahlar grubuna katıldım. | TED | و تحسنت الأمور شيئا فشيئا، و خلال ثلاثة أو أربعة أشهر، تم صرفى من هذه المستشفى و انضممت إلى مجموعة من الجراحين |
| Sonra son yılımızda, okul festivali sırasında... | Open Subtitles | و خلال اخر موعد لاحتفال المدرسة لهذه السنة |
| Savaş sırasında gemi, bu teknoloji tarafından istila edildi. | Open Subtitles | و خلال المعركة.. غزت تلك الكائنات السفينة |
| Başka bir ülkeden tek başına buraya geliyorsun ve hiç vakit kaybetmeden bir kız arkadaş buluyorsun. | Open Subtitles | تأتي لهنا من بلد آخر لوحدك و خلال وقت سريع تصادق فتاة |
| Ve birkaç yıl içinde, Satürn etrafında yörüngeyken, bilirsiniz, yüzeye daha da yakınlaşmayı ve daha keskin ölçümler yapmayı planlıyoruz. | TED | و خلال السنوات القادمة من استمرارنا بالدوران حول زحل، نخطط إلى الاقتراب أكثر فأكثر من السطح و أخذ قياسات أكثر دقة. |
| Bu süre içinde inanılmaz bir insan olan ve beni yaptıklarıyla etkileyen Peter Thum ile tanıştım. | TED | و خلال ذلك الوقت التقيت بانسان استثنائي يدعى بيتر ثام الهمني بافعاله |
| Beş yıl içinde, bu olağanüstü şey olmaya başladı. | TED | و خلال السنوات الخمسة، بدأ هذا الشيء الرائع بالحدوث |
| Son altı yıl içinde yayıldı, yayıldı ve dünya çapında yayıldı. | TED | و خلال مسيرة السنوات الست الاخيرة، أنتشرت و أنتشرت وأنتشرت في كل أنحاء العالم. |
| yedi aylık bir süre içinde, kanserler tümüyle ortadan kalktı, ve biopsi sonuçları normale döndü. | TED | و خلال سبعة أشهر إختفت الأورام تماما, و العينات التشريحية ظهرت طبيعية. |
| Ve 12 saat içinde ülkenin her tarafında saklanan bütün balonları bulabildiler. | TED | و خلال ١٢ ساعة أمكنهم إيجاد جميع البالونات في جميع أنحاء الولايات المتحدة، حسناً |
| Bize bir sene kazandırır. Bu bir sene içinde de her şeye hazır oluruz. | Open Subtitles | هذا سيعطينا عاما و خلال عام سنكون جاهزون لأى شئ |
| Aynı zamanda bu süre içinde, bir sürü... insan çaba gösterdi. | Open Subtitles | و خلال هذا الوقت كان معنا العديد من الأشخاص |
| Üç hafta içinde, beyin kimyanız normale dönecek. | Open Subtitles | و خلال ثلاثة أسابيع ، ستعود كيميائية عقولنا لطبيعتها |
| Ve satın aldığı günden sonraki on gün içinde onları iade etmeyi düşünmüyordu. | Open Subtitles | و خلال 10 أيام من موعد شرائه هي تعمّدت أن تبقيه |
| Geçen yıllar içinde, doğal olmayan istekleri yüzünden... kendinden nefret eden birçok genç... bize geldi ve mucizevi bir şekilde... | Open Subtitles | و عبر السنوات، جاءنا أناساً كثيرون للوزارة يكرهون أنفسهم لرغباتهم الشاذة و خلال أشهر |
| ...bir parça esrar, iki silah, bir poşet ilaç ve çocuğun patlama sırasında ve öncesinde orada olmadığını gösteren bir mazeret. | Open Subtitles | اونصة من المخدر، مسدسان، حقيبة من الحبوب و حجة غيابه تضعه فى الحجز الصباحى قبل و خلال الانفجار |
| Artık daha az vahşi ve dolunay öncesi, sırasında ve sonrası dönüşebiliyorlar. | Open Subtitles | إنهم أقل وحشية و بإمكانهم التحول قبل و خلال و بعد دورة القمر |
| Oğlunuz ve arkadaşı dün akşam soyuldu, ve bu soygun sırasında oğlunuz Peter, vuruldu. | Open Subtitles | إبنك و صديقه تعرضا للسرقة الليلة الماضية و خلال عملية السرقة, إبنك, بيتر, تم إطلاق النار عليه |
| Başka bir ülkeden buraya tek başına geliyorsun ve hiç vakit kaybetmeden bir kızla arkadaşlık kuruyorsun. | Open Subtitles | تأتي لهنا من بلد آخر لوحدك و خلال وقت سريع تصادق فتاة |