| Tutuyorum zaten! Ve bu hiç hoşuma gitmiyor, çünkü ailemle geçireceğim zaman azalıyor. Senin defterlerini tutmak yerine ailemle olabilirdim. | Open Subtitles | سأفعل و أقدر لك ذلك علي أن أقضي وقتاً مع عائلتي و عوضاً عن هذا كنت أحاول أن أنظم دفاترك |
| Bütün zamanların en güçlü cadılarının istedik ama onun yerine güçsüz sahtekarları aldık. | Open Subtitles | فلقد طلبنا، أعظم ساحرات العالم بأكمله، و عوضاً عن ذلك حصلنا على مُخادعات ضعيفات |
| Onun yerine seni kurtarmam gerekirken onları kurtarmaya çalıştı. | Open Subtitles | و عوضاً عن ذالك حاول خداعي و جعلي أقوم بإنقاذهم بدلاً عنكِ |
| Bunun balon röportaj olması gerek ama onun yerine... lise aşkıyla olan kavgalarını soruyorsun. | Open Subtitles | ما الذي تفعلينه؟ من المفترض ان تكون مقابلة للحملة , و عوضاً عن ذلك أنتِ تحاولين التشاجر مع صديقته السابقة |
| Onu, saldırı yerine, bir polis memurunu öldürmeye teşebbüsle suçladım. | Open Subtitles | و عوضاً عن اتهامه بالإعتداء , وجهتُ إليه تهمة بمحاولة قتل ضابط شرطة |
| - Ama sonra bunun için mücadele etmek yerine, onun sırası olduğunu düşündüğün için Glee kulübündeki Asyalı kızı destekleyeceğini duydum. | Open Subtitles | ولقد سمعتُ بأنكِ لن تقومي بحملة لأجل الفوز و عوضاً عن ذلك تساندين |
| Ve Oreos, Ginger Snaps veya Chips Ahoy yerine... | Open Subtitles | (و عوضاً عن (أوريوس (أو (غيغر سنابس : أو (شيبس أهوي)، كنّا نحصل على |
| Ninni söylemek yerine Hey Jude şarkısını söylersin. | Open Subtitles | ... و عوضاً عن إنشاد تهويدة ... "كنتِ تغنين "يا جود |
| Eğer başarırsa ve o binaya bir şey olursa değişecek tek şey, fark yaratacak tek şey, yarın sabah gazete yerine Bay Creedy'nin istifasını okuyor olacağımdır. | Open Subtitles | -إذا نجح و حدث شيء ما لذلك البناء إن الشيء الوحيد الذي سيتغير و الفرق الوحيد الذي يمكن أن يحصل هو أنه غداً صباحاً و عوضاً عن الصحف سأقوم بقراءة إستقالة السيد (غريدي) |