| Burada bir postane var, bir tane de Meydan'da var. | Open Subtitles | يوجد هنا مكتب بريد و هناك مكتب آخر عند الميدان |
| Ve bir de, ince bir tabaka gibi, tüm hayatına yayıImış olanlar var. | Open Subtitles | و هناك من يحظى بالقليل من كل مرحلة عبر السنين. |
| Aslında bu engellemeye söylememem için bir konuşmama emri de var. | Open Subtitles | .. و هناك تعهدٌ آخر بألا أخبر أحد بشأن الإنذار بالإبتعاد |
| Sonunda, taşınma günü geldi. Tüm aileyi saran bir umut ve heyecan vardı. | Open Subtitles | و إخيرا الإنتقال و هناك شعور من الأمل و الحماس في العائلة كلها |
| Ve kadın merdivenleri tırmanıyor... ..ve orada kumların üzerinde... ..yüzlerce dadı hepsi boş çoçuk arabalarını itip duruyolar! | Open Subtitles | و صعدت الدرجات و هناك على الرمل مئات من المربيات كلهم يدفعون عربات أطفال فارغة |
| Ve birçok altyapı şeyleri var ve genel insan kaynakları orada. | TED | و هناك العديد من عوامل البنية التحتية و الموارد البشرية العامة. |
| Jeff ile birlikteyken bir "bira almak" vardır, Bir de "içmek". | Open Subtitles | حسناً , مع جيف هناك شُرب البيرة و هناك شُرب الخمر |
| Doğru, Jim. Susamış olanlar da var. | Open Subtitles | حقيقى يا جيم و هناك القليل من الظامئين بدورهم |
| Umut da var suç da,ve inan bana, farkını biliyorum. | Open Subtitles | هناك الأمل و هناك الذنب صدّقيني أنا أعرف الفرق |
| Kelimeler. Sadece, çok fazla kelime var ve başka şeyler ve duygular da var. | Open Subtitles | كلمات إلا أن، هناك العديد من الكلمات و هناك أشياء و عواطف |
| Dün gece, iki adam kadar bir bar düzenlenen Ve bir çeteci öldürdüler. | Open Subtitles | الليلة الماضية ، هناك شابين سرقوا حانة و هناك مشعوذ قتلهم |
| Ve bir de Calvin Klein' in iç çamaşır modeli. Onu daha iyi anlamak eğlenceli olabilirdi. | Open Subtitles | و هناك ملابس داخليه ماركه كليفن كلير سيكون من الممتع ان اخذهم و اعرفهم اكثر |
| Bir film izledik. Brando Ve bir kız daha vardı evde. | Open Subtitles | لقد كنا نشاهد هذا الفيلم مع البراندى و هناك فتاة فرنسية فى الشقة |
| Başka gelenler de var. Kim o? | Open Subtitles | و هناك المزيد مِن الناس قادمون مرحباً, من الطارق؟ |
| ..hayatımda hoşuma gitmeyen şeyler var, ama hoşuma giden pek çok şey de var. | Open Subtitles | هناك أمور لا أحبها في حياتي و هناك الكثير من الأشياء الجيدة |
| Ne evin, ne paran, ne yiyeceğin vardı ve oğlun ölmüştü. | Open Subtitles | بدون منزل,و بدون مال و طعام و هناك إبن ميت يثقلك |
| O adamla ilgili tek şansım vardı... | Open Subtitles | و هناك فرصة واحدة حصلت عليها مع ذلك الرجل |
| Rodeo içinTexas'a indim. ve orada da Lureen ile tanıştım. | Open Subtitles | و ذهبت جنوبا الي تيكساس من اجل مباريات رعاة البقر و هناك قابلت لورين |
| Topçu yerleri, orada ve orada, uzun ve kısa menzilli. | Open Subtitles | مئات الرجال و أثقل الأسلحة وضعت هناك و هناك |
| Onu takım lideri seçmemin bir nedeni var ve onunla anlaşmanı istememin de. | Open Subtitles | هناك سبب لاختياره كقائد للفريق و هناك سبب ايضا لاختياري لك للتعامل معه |
| Bir de bundan tamamen farklı bir oyun türü var, bir nesne oyunu. | TED | و هناك أنواع أخرى للعب, وهي اللعب بشيء. |
| Bazı nadir durumlarda da, aşırı zindelik, uyku hali, hafif halüsinasyonlar. | Open Subtitles | و هناك حالة نادرة جداً و هي فرط النشاط أحلام اليقظة |
| Ve işte mirketlerdeki kolektif davranışlara enteresan bir örnek. | TED | و هناك مثال مثير للاهتمام جداً للحركة الجماعية عند حيوانات السرقاط. |
| Ve burada hayatımı güzel kılabilecek başka bir şey daha var. | Open Subtitles | و هناك شيء آخر هناك من شأنه جعل الحياة مجزية جداً |
| ve şurada, mağaranın ilk odacığında avuç içi baskısı yapan, adamın elini görebilirsiniz. | Open Subtitles | و هناك يمكنكم أن تروا اليد للرجل الذي طبع كفيه في الغرفة الأولى للكهف |