"يأمرك" - Translation from Arabic to Turkish

• emrediyor
• diyorsa
• emretti
• söyleyen
• derse
• emreden
• dediğini
• söylemedi
• patronluk

Anubis sana Ra'nın Gözü'nü vermeni emrediyor, yoksa Abydos'u yok edecek.
* أنوبيس * يأمرك بأن تسلم له عين * رع * * فى الحال أو انه سيدمر * ابيدوس

Ebedi ateşten ayrıl. "Virtus Christi Cogeris." Tanrı sana emrediyor.
*"إرجع إلى النار الأبدية .. "لغة لاتينية ‫ الله نفسه يأمرك*

"Kutsal Ruh sana emrediyor!
الرب، الروح القدس،هو الذي يأمرك!

Beyler ne diyorsa yap, Howard.
افعل ما يأمرك به

Ayrıca evliliğe engel olacak şeyleri ve ayarlarken bunları bilip bilmediğinizi tarif etmenizi emretti.
انه يأمرك أيضا بوصف العقبات التي أدت الى ذلك الزواج ورغم معرفتك بها فقد قمت بترتيبه

Sana burada kalmanı söyleyen olmadı. 20 mil daha gidebilirsin, benim için fark etmez.
لم يأمرك أحد بالبقاء هنا يمكنك الذهاب 20 ميلاً إن أردت

- Senin iş tanımın Foreman ne derse onu yapmak.
وصف عملك هو القيام بما يأمرك به فورمان

Sana emreden O'dur. O ki, denizi ve fırtınayı yatıştırdı.
أنه هو من يأمرك انه هو الذي هدأ البحر والعواصف

Eğer bir ırkçının dediğini yaparsan, sen de bir ırkçısındır.
إذا عنصري يأمرك بذلك فتطيعي .ذلك يجعل منك عنصريه أيضاً

Bölge savcısı sana Boyd'dan uzak durmanı söylemedi mi?
ألم يأمرك النائب العام أن تبقى بعيداَ عن " بويد " ؟

Tek yaptığı seni eğitmek ve sana patronluk taslamak.
.كلما فعلههواندربك. يأمرك

Yıldız Filosu gemiyi derhal teslim etmenizi emrediyor.
إنه يأمرك بتسليم هذه المركبة.

Kral emrediyor! Getir onu!
الملك يأمرك بإحضاره

Halkını serbest bırakmanı emrediyor.
إنه يأمرك بأن تخلي سراح قومه

Kocan sana gelmeni emrediyor! Vay be!
زوجك يأمرك للمجيء

Tanrı, Babamız sana emrediyor..
الرب الأب يأمرك

O hoş tavrını koruyup kendine bir iş bul ve şartlı tahliye memurun ne diyorsa onu yap ben de rehabilitasyon merkezinden çıkmana izin vereyim, tamam mı?
حافظي على هذا الجسم الصغير الجميل اعثري على وظيفة... وإفعلي تماماً ما يأمرك به الضابط المسؤول عنك وسأدعك تخرجين من مركز إعادة التأهيل, حسناً؟

Ne diyorsa onu yap.
افعل ما يأمرك به.

Komutanım, Teğmen komuta merkezine gelip rapor vermenizi emretti.
سيدي, يأمرك أن تقدم تقريرك إلى مركز القيادة

Ben sana ne yapman gerektiğini söyleyen ortağım, sen de bunu yapan ortaksın.
أنا الشريك الذي يأمرك القيام بالعمل و أنت الشريك الذي يقوم بالأمر