| Eğer kanser gibi hastalıkları daha iyi anlamak ve çözmek istiyorsak, onları akut, münferit vakalar olarak tedavi etmeyi bırakıp sağlığımızı etkileyen her şeyi kalıcı olarak düşünmeli ve ölçmeliyiz. | TED | إن أردنا أن نفهم بشكل أفضل وأن نفك شيفرة أمراض كالسرطان، سنحتاج للتوقف على اعتبارها كمراحل خطيرة ومعزولة في حياتنا، واعتبار وتقييم كل شيء يؤثر في صحتنا بشكل مستمر. |
| Ekonomiyi akılda tutmayı seviyorum çünkü ekonomiyi ve müşterilerimi etkileyen stresin ekonomiyi muazzam bir şekilde etkilediğini biliyorum. | TED | أحب أن أضع الاقتصاد بعين الاعتبار لأني أعرف أن ما يؤثر في الاقتصاد ينعكس على زبائني، وتبيّن أن التوتر يُؤثّر على الاقتصاد بشكلٍ كبير. |
| Köleleri etkileyen tek şey bu. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي يؤثر في العبيد |
| - Hayır, alkol beni etkilemiyor. Resmen hiçbir şey hissetmiyorum. | Open Subtitles | كلا، الكحول لا يؤثر في أعني، حرفياً لا أشعر بشيء |
| Ve bu sadece beni etkilemiyor. | Open Subtitles | وهو ليس فقط يؤثر في شخصيتي |
| Tüm bunların büyük resmi nasıl etkilediğini söyleyeyim buyurun, | TED | هنا كل هذا يؤثر في الصورة الكبير |
| Bu yüzden, ta ham maddenin çıkarılmasına dek gideriz ve sonra üretime bakarız, paketleme ve ulaşıma bakarız, kullanıma ve ömrünün sonuna ve bu aşamaların her birinde yaptığımız şeylerin doğal çevreyle etkileşimi vardır ve biz bu etkileşimin dünyadaki hayatı mümkün kılan sistemleri ve hizmetleri gerçekte nasıl etkilediğini izleyebiliriz. | TED | لذلك نرجع الى استخراج مواد الخام ثم ننظر الى التصنيع ننظر الى التغليف و النقل الاستخدام و نهاية الحياة في كل مرحلة من هذه المراحل الاشياء التي نفعلها تتداخل مع البيئة الطبيعية و يمكن ان نراقب كيف ان التداخل يؤثر في هذه الانظمة و الخدمات التي تجعل الحياة على الارض ممكنة |
| Bayan Frederic'i etkileyen şeyde bu olmalı | Open Subtitles | اعتقد أن هذا ما يؤثر في السيدة (فريدريك) |
| Öyle şanslıydım ki, Oxfam ve diğer büyük hayır kuruluşlarında çalışırken, politikacıları, işletmeleri ve halkı etkileyen şeyler hakkında ve hangi kampanyaların işe yaradığı, hangilerinin yaramadığı hakkında birçok rapor okuyabiliyordum. | TED | لقد كنت محظوظة جدًا، عندما عملت لصالح (Oxfam) وجمعيات خيرية كبيرة أخرى، استطعت قراءة الكثير من التقارير الكبيرة حول ما يؤثر في السياسيين، والأعمال، والرأي العام، ما هي الحملات التي تنجح حقًا وما هي التي لا تنجح. |
| Ama beni etkilemiyor. Hem de hiç etkilemiyor! | Open Subtitles | -إنه لا يؤثر في إطلاقاً ! |
| İçerden birilerinin Dr. Sanders'ı seçmesi konusunda Başkanı etkilediğini düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد أن شخصاً من الداخل يؤثر في هذا القرار لكي يستخدم الطبيبه (ساندرز). |