| Maalesef iş park işaretlerini okumaya gelince o kadar aydın sayılmam. | Open Subtitles | للأسف لستُ متقداً كثيراً عندما يؤول الامر الى علامات تركين السياره |
| İkimizde yalancı olabiliriz ama iş boka sardığında sadece birimiz bundan sorumlu olacak. | Open Subtitles | رُبما نكون زوجًا من الكاذبين ولكن واحدٌ منّا فقط سيكون مسئولًا حينما يؤول هذا الأمر إلى سوء |
| Eğer iş o raddeye gelirse.. ..kendi imparatorluğumu başkalarının oyuncağı gibi.. | Open Subtitles | عندما يؤول الأمر لاضطراري لممارسة طغياني |
| İş bunlara geldi mi çok beceriksizimdir. | Open Subtitles | لا أصبح خبيرًا عندما يؤول الأمر لهذه الأشياء |
| İş dönüp dolaşıp beraber olduğum kadınla işim arasında seçim yapmaya geliyor. | Open Subtitles | لطالما يؤول الأمر بين الاختيار بين المرأة والوظيفة |
| Seni seviyorum, ama iş saça gelince, tam bir topak harikasısın. | Open Subtitles | "إنّي أحبك، لكن حينما يؤول الأمر للشعر، تتعجب بجهالة" |
| Başlık giyip, suçlulara ok saplıyorum yani iş karmaşıklığa geldiğinde üstün başarıyla mezun oldum. | Open Subtitles | أرتدي قلنسوة وأردي الآثمون بسهامٍ، لذا حين يؤول الأمر للتعقيد... فإنّي داخل نطاقي المعتاد. |
| - Umarım iş o noktaya gelmez. | Open Subtitles | أنا على أمل ألا يؤول الأمر لهذا |
| O iş nasıl gidiyor? | Open Subtitles | إلى أين يؤول هذا ؟ |
| İş sonunda buna mı geldi? | Open Subtitles | هل هذا ما يؤول اليه الامر |
| Bu iş yanlış yöne gidiyor. | Open Subtitles | فهمتُ إلى أين يؤول هذا. |
| Umarım iş o noktaya gelmez. | Open Subtitles | لنأمل ألا يؤول الأمر لهذا. |
| İş o noktaya gelmeyecek. | Open Subtitles | لن يؤول الأمر لذلك |