| Ve bu zeytin yağı büyükşehir bölgesinde sadece bir yerde satılıyor, | Open Subtitles | وهذا الزيت يباع حصراً في مكان واحد في منطقة وسط المدينة |
| Parmak izi yok, bu ürün de bin yerde falan satılıyor. | Open Subtitles | لا يوجد بصمات، و هذا المنتج يباع في حوالي 1000 مكان. |
| Aslında biz de çekirgeye benzer bir lezzete sahibiz; karidesler, yüksek bir fiyattan satılan bir lezzet. | TED | في الحقيقة, نحن نهتم بالدقة وهذا يشبه إلى حد كبير الجندب : الروبيان، طعمه شهي يباع بثمن مرتفع. |
| A.B.D.'de her gün 172.000 adet çizgi roman satılır. | Open Subtitles | يباع يوميا 172 الف عدد فى الولايات المتحدة |
| - Cuk oturmuş. Hala satıyor, evet. Ama en azından yazmaya koyulmam lazım. | Open Subtitles | انه ما زال يباع حتى الان ولكن على الاقل نجحت فى الكتابه |
| En güzel tarafı da; bunu satan pek fazla yer yok. | Open Subtitles | و أفضل ما في هذا أنه لا يباع إلا في أماكن قليلة. |
| Yine de, her yıl 250 milyar dolara yasa dışı likör satılıyor. | Open Subtitles | لكن الكحول الغير قانوني الذي يساوي 250 كرور يباع هنا كل عام |
| Ürettiklerimiz ellerimizden alınıyor. Bizden çalınıyor. Ve satılıyor. | Open Subtitles | اياُ ما ننتجه يؤخذ منا يسرق منا ومن ثم يباع |
| Buradaki gibi arabalar hurda demir olarak satılıyor. | Open Subtitles | حطام كهذا يباع عادةً كنفاية الزوج يخبئ سكيناً بالداخل |
| Evet, reçetesiz satılıyor, ama yine de ilaç. | Open Subtitles | حقاً إنه دواء يباع دون روشتة طبيب ولكنه .. إنه دواء |
| Yasal olanla burada satılan şeyler arasında büyük bir fark olduğunu ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنا وأنت بأن أحياناً هنالك فرق كبير ما بين ما هو قانوني وما يباع هنا |
| Bugün ise Amerika'da satılan etin çoğunluğu toplam 13 mezbahadan birinde üretiliyor. | Open Subtitles | اليوم فقط 13 مذبح التي تقدم اغلبية لحم البقر الموجود والذي يباع في امريكا |
| O tenekelerde satılan tozdan yapılan rezil şeylerden değil. | Open Subtitles | ليس ذلك المسحوق الردئ الذى يباع معلباً.. لا |
| Bakımları yapılır ve satılırlar, nedense çoğu Yemen'e satılır. | Open Subtitles | وهم يرتّبون ويبيعون لبعض الأسباب معظمهم يباع إلى اليمن |
| Üzümler bir kere toplandığında bir kısmı pazarda satılır ama çoğu özel kurutma odalarına asılırlar. | Open Subtitles | عندما العنب يجمع، بعضه يباع في السوق. لكن أكثره يعلق للتجفيف في بيوت التجفيف الخاصّة. |
| Ormanda kilosunu 13,000 avrodan alıyor ve İsviçre'de 20 binden satıyor. | Open Subtitles | لذلك فإن الشراء بـ 13 ألف يورو في الغابه يباع بـ 20 ألف يورو في سويسرا |
| Sokağın aşağısında bunu satan bir dükkan gördüm. | Open Subtitles | اتعلمين , رايت واحد مشابه له يباع في الشارع |
| Pompey Magnus para karşılığı satılacak lanet bir köle değil. | Open Subtitles | بومباي ماجنس) ليس عبداً يباع لأجل المال) |
| Piyasa aylardır yerinde sayıyor, Charlie. satılmıyor. | Open Subtitles | لقد وضعناه للبيع لأشهر الآن، (شارلي) إنه لا يباع |
| Amerika'nın her yerinde her eczanede satılıyordu. | Open Subtitles | مازال يباع في كل صيدلية من صيدليات امريكا. |
| Tıpkı tüketiciye iPhone'un yeni modelleri bir daha bir daha satılabildiği gibi, insanlara da tekrar tekrar eğitim satılabilir. | TED | كما يباع للمستهلكين مرة وأخرى نسخ محدثة من جهاز آي فون، كذلك يباع للناس أيضاً تعليم أكثر وأكثر. |
| Duş almaya ve makinede satılmayan bir şey yemeye ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | أحتاج لحمام و بعض الطعام بشكل يائس و ليس طعام يباع بالآلة |
| Burası satıldığında siz de, benim oturduğum, Şirin Vadi Sitesi'ne gelmelisiniz. | Open Subtitles | عندما يباع هذا المنزل، يجب عليكم ان تأتوا الى الحي الذي اعيش فيه في عقار "وادي بليزنت" |