| Sanırım kız arkadaşından ve nefret ettiği TV işinden uzak kaldığı için memnun. | Open Subtitles | اعتقد بأنه سعيده لانه سوف يبتعد عن صديقته وعمله في التلفاز الذي يكرهه |
| Uzun zaman İngiltere dışında olmaya dayanamamıştı, daha doğrusu tablodan uzak kalmaya. | Open Subtitles | إنه لا يستطيع تحمل وجوده طويلاً خارج انجلترا أو أن يبتعد عن لوحته التي كانت جزء من حياته لقد كان يخاف أن أثناء غيابه |
| Teri yüzüne değmemek için geri Kaçıyor... | Open Subtitles | العرق يهرب إلى وراء ظهره لكى يبتعد عن وجهه |
| Ve sonra birkaç saniye başka bir şey düşünmek için uzaklaşıyor ve düşünüyor, 'Belki, farklı bir açıdan yaklaşırsam.' | TED | وها هو يبتعد قليلاً ومن ثم يقترب مرة اخرة ويقول في نفسه ربما علي ان اقترب من زاوية اخرى |
| Kaçmayı başardı ama aracı elimizde, yani fazla uzaklaşmış olamaz. | Open Subtitles | اسمع, لقد هرب لكن شاحنته لدينا فلن يبتعد كثيرا. |
| Fazla uzaklaşamaz. O kadar hızlı değil. | Open Subtitles | حسناً، لم يبتعد كثيراً أنه ليس بهذه السرعة |
| Bu işi aldığından beri, sürekli sıvışıp gidiyor. | Open Subtitles | منذ استلم عمله هذا , أصبح يبتعد عني أكثر و أكثر |
| Ona bizim bitki yetiştirdiğimiz yerden uzakta durursa, sorun olmayacağını söyledim. | Open Subtitles | قلت له أن يبتعد من مزرعتي فلن يكون خلاف بعد ذلك |
| Ya geri çekil ya da bana yardım et; ayakaltında dolaşma. | Open Subtitles | يرجع للوراء لذا أو يجعل نفسك المفيد لكن يبتعد عن طريقي. |
| Her neyse, kimse asıl işinden fazla uzak kalamaz. | Open Subtitles | بأي حال ، ليس على أحد أن يبتعد طويلاً عن حرفته الحقيقية |
| İnsanlar birinin evine gece yarısı böyle apar topar "benden uzak dur" demek için gelmezler. | Open Subtitles | الناس لا تأتي ليلا في مكان كهذا لتخبر أحدا أن يبتعد |
| Bu arada... şu çocuğa söyle, o araba döküntüsünü... şu Mercedes'ten uzak tutsun. | Open Subtitles | وبلمناسبه قل لسائق الكامري تلك أن يبتعد عن موقف سيارة المرسيدس |
| Kırmızı etten uzak durursa iyileşecek mi? | Open Subtitles | فقط؟ يبتعد فقط عن اللحم الأحمر و يكون بخير؟ |
| Teri yüzüne değmemek için geri Kaçıyor... | Open Subtitles | العرق يهرب إلى وراء ظهره لكى يبتعد عن وجهه |
| O adi at yine senden Kaçıyor mu? | Open Subtitles | هل هذا الحصان يبتعد عنك ثانيا؟ |
| Benden uzaklaşıyor. Şu anda onlara, bölgemi koruduğumu kanıtladım, ve böylece saygılarını kazandım. | Open Subtitles | انه يبتعد مني وقد تمكنت من اختراق منطقته واصبحت هده الارض لي |
| Her sabah yapılacaklar listemin başında yer alıyor ve her gün benden uzaklaşıyor. | Open Subtitles | أهم قائمة أعمالي كل صباح وكل يوم يبتعد عني |
| Eğer yürüyerek gittilerse fazla uzaklaşmış olamazlar. | Open Subtitles | . ان كان علي قدميه , فمن المستحيل ان يبتعد كثيراً الان |
| O kadar da uzaklaşmış olamaz, tabii ki uçamıyorsa... | Open Subtitles | لا يمكن ان يبتعد إلا إذا كان بإمكانه الطيران |
| Seks manyağı bir sapık, bir Meksikalı ve de bir ahmak, bu fırtınada fazla uzaklaşamaz. | Open Subtitles | فتاة مهووسة بالجنس، ومكسيكية والشخص الثالث لن يبتعد داخل هذه العاصفة |
| İstasyonun ulaşılabilir parçaları hızla yok oluyor cihazı kim çaldıysa fazla uzaklaşamaz. | Open Subtitles | الأجزاء التي يمكن الوصول إليها في المحطة تتقلص بسرعة أياً كان الذي اخذ القرص لا يمكنه ان يبتعد |
| Eğer sen boğulma numarası yapmasaydın biz burada ve tekne gidiyor olmazdı. | Open Subtitles | لو أنك لم تقومي بهذه التمثيلية لم نكن هنا لنغرق لم نكن لنكون هنا و اليخت يبتعد عنا |
| uzakta değildir. On dakika önce Günah çıkartıyordu. | Open Subtitles | لايمكن ان يبتعد كثيرا قبل عشر دقائق كان يحاول موعضتي |
| Başlıyoruz, Mars Keşif Gezgini gibi bir yörüngede dönüp sonra geri dönüyoruz. | Open Subtitles | وها نحن , نلف في مدار مثل كوكب المريخ يرحل و يبتعد. |
| Kendinizi kurtarmak, alevlerden olabildiğince Uzağa kaçmak zorundaydınız. | Open Subtitles | كان على المرء أن ينقذ نفسه أو يبتعد قدر المستطاع عن النيران |
| Jaguar'la koşan bir adam gördüm Kaçmasına izin vermemeliyiz. | Open Subtitles | رأيت رجلا يجري مع الفهد يجب ألا نجعل هذا الرجل يبتعد عنا |
| Kim olduğu umurumda değil. geri çekilmesini söyle. | Open Subtitles | انا لا اهتم البتة الى ما هو، اخبره ان يبتعد عنا، هلا فعلت ذلك؟ |