| Biliyor musunuz birçok insan aile sayabilecekleri kişileri çok uzaklarda arıyorlar. | Open Subtitles | كما تعرفين , البعض منا يجب أن يبحثوا جيداً لعثور على الأشخاص الذين نسميهم العائلة |
| Benim gibi birini böyle bir yerde aramazlar. | Open Subtitles | صدقيني ، لن يبحثوا عن شخص مثلي في مكان كهذا |
| Seni daha fazla aramayacaklar. Bu sana kaçma fırsatı verecek. | Open Subtitles | لن يبحثوا عنك بعد ذلك سوف تكون فرصة للهرب |
| Oh, aman Tanrım, bir sürü kanun adamı . Bizi arıyor olamazlar. | Open Subtitles | يا اللهى,انهم هم لا أعتقد أنهم يبحثوا عنا |
| Ahbap, bizi aramak hiç akıllarına gelmedi mi? | Open Subtitles | يا فتى، هل خطر ببالهم يوماً أن يبحثوا عنّا فحسب؟ |
| Onlar asacak birini arayan, parmakları kaşınan ve yağlı ip taşıyan bir avuç erkek. | Open Subtitles | إنهم رجال لديهم الرغبة في القتل ولفافة من الحبل حول قرن السرج يبحثون عن شخص ما ليشنقوه ، وبعد أن يبحثوا لبضع ساعات |
| Cadılar onu aramaya çalışın olmaz bu yüzden öldü korku yapmak için. | Open Subtitles | أن نجعل الساحرات تخاف أن يموت كي لا يحاولوا أن يبحثوا عنه |
| Oğlumun kendini öldürdüğünü varsaydılar ve hiçbir şeye iyice bakmadılar. | Open Subtitles | لقد افترضوا بأن ابني قتل نفسه لم يبحثوا بعمق بما يكفي لكل شيء |
| Güvenin bana çocuklar. Koltukların altına bakmazlar. | Open Subtitles | هيا، لن يبحثوا تحت المقاعد الخلفية |
| Onları, başka bir şüpheli aramaları için ikna etmelisin. | Open Subtitles | عليك أن تذهب إليهم و تقنعهم أن يبحثوا عن شخص آخر |
| O günkü kasetlere bakacaklarını? | Open Subtitles | أن يبحثوا بأشرطة المراقبة لذلك اليوم تحديداً؟ |
| Nerede olduğunu bilmezsen, seni nerede arayacaklarını bilmezler. | Open Subtitles | إن لم تعلمي أين أنتِ، فلن يعلموا أين يبحثوا عنكِ. |
| Bir eşleşme bulurlar mı diye küçük çaplı işletmeleri arıyorlar. | Open Subtitles | انهم يبحثوا خلال المؤسسات الاصغر الان ليروا ان امكنهم ايجاد مطابقة |
| Meclisin dışarıda bir yerlerde... şu anda, aynı ayın altında seni arıyorlar. | Open Subtitles | معشرك هناك في الخارج حاليا,تحت نفس القمر يبحثوا عنك |
| Beni bulurlarsa seni aramazlar. | Open Subtitles | لن يبحثوا عنك اذا وجدونى اذهب, اذهب, اذهب, اذهب, اذهب |
| Bana inanmamış olabilirler, ama seni asla burada aramayacaklar | Open Subtitles | اتعلم , اذا لم يصدقوني حتي... لن يبحثوا عنك ابدا هنا |
| Aynasızlar bir adam ve dev bir tavuk arıyor olacaklar ama iki tane dev, yarım tavuk arıyor olmayacaklar. | Open Subtitles | الشرطة ستبحث عن شاب ودجاجة عملاقة لكنهم لن يبحثوا أبداً عن نصف دجاجتين عملاقتين |
| Kakamda altın aramak istediler. | Open Subtitles | لقد ارادوا ان ينظروا في تغوطي من اجل ان يبحثوا عن الذهب |
| Onu arayan 250 ajan var. | Open Subtitles | لكنهم يملكوا 250 عميل بالخارج يبحثوا عنه. |
| Burası bizim gibi insanların bir şeyler aramaya geldikleri yer: | Open Subtitles | هذا المكان حيث يأتي الناس الذين مثلنا كي يبحثوا عن اشيائهم |
| - Asla. Belki de doğru yere bakmadılar. | Open Subtitles | ربما لم يبحثوا بالمكان المناسب |
| Uçağı bulsalar bile buraya bakmazlar. | Open Subtitles | حتى لو عثروا على الطائرة لن يبحثوا هنا |
| 50 metre içinde sadece birkaç evi aramaları gerekiyor. | Open Subtitles | ضمن 50 متراً. يحتاجون فقط أن يبحثوا في بضعة منازل. |
| Bu konuşma için çok teşekkür ederim ama ikimiz de biliyoruz ki alevler yakıcı. Ayrıca nereye bakacaklarını bilmiyorlar. | Open Subtitles | أقدّر الكلام الحماسي، لكن كِلانا يعرف أنّ النار ساخنة جداً، ولا يعرفون أين عليهم أن يبحثوا. |
| Ama onlar ne arayacaklarını bilmiyorlar. | Open Subtitles | ولكنهم لا يعرفون عن ماذ يجب ان يبحثوا |
| Ben gelirsem eğer ömür boyu bizi ararlar ve kız kardeşin asla bir yerlere yerleşemez. | Open Subtitles | لو غادرت,سيظلوا يبحثوا عنا طوال حياتنا وأنتي وأختك لن تستقروا أبداً |
| Benimle ortak olduğun için seni aramalarını göze alamam. | Open Subtitles | لا استطيع ان اخاطر بهم بان يبحثوا عنك لاننا مجرد زملاء |
| Biliyorsun, ne zamandır seni arıyorlardı. Ve şimdi... Sonunda seni bulacaklar! | Open Subtitles | أنهم كانوا يبحثوا بجهد عنك و الأن سوف يجدوك |