| Ama fazladan para verirsek, onu burada sonsuza dek tutarlar. | Open Subtitles | لكن إن إعطيناهم شيء إضافي، قد يبقونه هنا إلى الأبد |
| Kusura bakma. Bazen gönüllerini hoş etmeden önce odada tutarlar. | Open Subtitles | آسفة، إنهم أحياناً يبقونه هناك قبل أن يُضايق |
| - Biri ölüyor olabilir. - Ben gelene kadar hemşireler hayatta tutarlar. | Open Subtitles | ربما أحدهم يحتضر- سوف يبقونه الممرضات حيا - |
| Beni yeterince yaklaştırın, düşüncelerini duyabilirim ya da nerede tuttuklarını birilerine söylettiririm. | Open Subtitles | اجعلوني قَريبه بما فيه الكفاية وسوف أتمكن من قرأة عقولهم أو يمكنني الحصول على شخص ما لإخبارانا أين يبقونه |
| Onu koruduklarını ya da ev hapsinde tuttuklarını biliyoruz. Sonuç olarak ajanlarımız bu yüzden takip edildi. | Open Subtitles | نعرفُ أنّهم يحمونه أو يبقونه تحت مراقبة منزليّة، أو مهما يكن، لذلك هذا سبب وجيه لتعقب عُملائنا |
| Ve şuanda onu tuttuklarını düşündüğüm evdeyim. | Open Subtitles | و أنا في منزل حيث أظن أنهم يبقونه به |
| Acıyı yeteri kadar hissetmen için seni hayatta tutarlar. | Open Subtitles | يبقونه على قيد الحياة ليستشعر الآلام |
| Onu nerede tuttuklarını biliyorum. Bize nerede olduğunu söyle, bir özel tim oluşturalım. | Open Subtitles | المُعلَّّمون اخذوا (كولير)، أعرف أين يبقونه |