| Menajerim paraya ihtiyacı olduğunu söylüyor bu yüzden dairesini satıyor. | Open Subtitles | يقول مدير أعمالي إنه بحاجة لنقود فورية لذلك يبيع شقته |
| William Ellis şirketini satıyor, uzaya gidiyor ve size birşey kalmıyor. | Open Subtitles | وليام اليز يبيع الشركه.. يعود للفضاء انت لا تخصل علي شئ |
| Harry Truman da atom bombasından yaralanmadan önce ucuz elbiseler satıyordu. | Open Subtitles | هاري ترومان كان يبيع بذلات رخيصة وانتهى به المطاف يلقي قنبلة ذرية |
| Erkek arkadaşımın geçinmek için ot sattığını saklamak beni nasıl koruyacak? | Open Subtitles | كيف يكون إخفاء حقيقة أن صديقي الحميم يبيع الحشيش أمر يحميني؟ |
| Beş yüz, altı yüz. 10 bin dolarına bahse girerim bütün burayı satar. | Open Subtitles | خمسمائة ، ستمائة ، أرهن بـ 10,000 دولار، إنه سوف يبيع كل هذا.. |
| Öyküsünü satmak için mi? Tarihi yeniden yazmak için mi? | Open Subtitles | ماذا ، كي يبيع قصته ، ام يعيد صياغتهـا ؟ |
| Öyle büyük bir evi kimse almak istemeyeceğinden yeni kont evi yıkıp, taşlarını 5000 paunda satmaya karar vermiş. | Open Subtitles | و لأن أحداً لن يشتري منزلاً كبير كهذا قرر الإيرل الجديد أن يدمره و يبيع الأنقاض مقابل 5000 جنيه |
| Çünkü adam her işi kendi hallediyor petrol satıyor, gaz anlaşmaları yapıyor. | Open Subtitles | لإنه في الخارج هناك كل يوم بنفسه ، يبيع عقود النفط والغاز |
| Angelo yeni bir madalyon satıyor ve Delmon'ın bundan haberi yok. | Open Subtitles | انجيلو يبيع ميدالية اخرى وديملون لا يعلم اي شئ عن الامر |
| Ona, kabinede benim için yeni bir bakanlık açma fikrini satıyor. | Open Subtitles | إنه يبيع له فكرة إنشاء منصب وزارى جديد لى |
| Futbol maçlarında, statta sürekli program satıyor. | Open Subtitles | كان يبيع الجداول في المدرجات أثناء مباريات كرة القدم |
| Koridordaki gazeteci her çeşit sigara satıyor. | Open Subtitles | كشك بيع الصحف الذى بالاسفل يبيع كل الاصناف اتعلم ما اعنية؟ |
| Son iki yıIdan beri bir köstebek olduğunu biliyorduk içimizdeydi ve Çinlilere bilgi satıyordu. | Open Subtitles | في العامين الآخرين كنا نعلم بوجود جاسوس بوزارة الخارجية يبيع الأسرار للصينيين |
| Prodüksiyon şirketi bu işin peşine düşmüş ve elemanın tekinin bu kıza bokumu üç bin dolara sattığını öğrenmiş. | Open Subtitles | حسناً , لذا, شركة أنتاج تفحصت أمره وأكتشفت أن مراهق يبيع هذه الفتاة برازي بما يعادل تقريبا 300 دولار. |
| Kanını satar ve acil durumlarda iyi para kazanır. | Open Subtitles | إنه يبيع دماؤه و يحصل على ثمن مناسب من أجل الطوارئ |
| Görünüşe göre, Sanctum onu indirimli erkek kıyafeti satmak için ayarlamış. | Open Subtitles | من الواضح أن الشركة جعلته يظهر وكأنه يبيع سُترات رجالية بخصومات |
| O salak gizli görevdeki bir ajana mal satmaya çalıştı. | Open Subtitles | أجل، هذا الغبي كان يبيع مخدرات إلى عميل فدرالي سري |
| Farz edin ki, eskiden kıyafet satan bir insan artik Nano arabaları satacak. | TED | هل تتصورون أن أحد الأشخاص الذي يعمل في بيع الأقمشة مثلا، يبيع النانو أيضاً |
| İyi adamdır. Ama içki sattığı için, ailedekiler ona pek saygı duymazlar. | Open Subtitles | إنه رجل لطيف, لكن العائلة تعتقد بأنه غير محترم لأنه يبيع الخمور |
| Bilgisayarından küçük çocukların çıplak fotograflarını satıyormuş. | Open Subtitles | يبيع الصور الإباحية للأطفال الصغار على حاسوبه |
| Baharda sürüsünü topladıktan sonra hiç satış yaptığını gördün mü? | Open Subtitles | هل عرفته يبيع الماشية بعد دورة الربيع هذه السنة أو فى أي سنة أخرى؟ |
| Saul Hanesi'ne girmek için ikinci çocuğunu ne kadar çabuk sattı. | Open Subtitles | كيف بهذه السرعة يبيع ثاني ابناءه يريد مكان في بيت شاول |
| Futbol oynandığı sırada, stadyumda bülten satardı. | Open Subtitles | كان يبيع الجداول في المدرجات أثناء مباريات كرة القدم |
| Hayır, en ufak bir şey bırakmamış. Fakat çaldığı şeyi satması halinde onu avlayabiliriz. | Open Subtitles | لا,لا,ولاشئ, ولكننا بالطبع سوف نمسك به عندما يحاول ان يبيع الأشياء المسروقة |
| Güzel bir kız ona jeton satarken bana gülümsedi. | Open Subtitles | هذه الفتاة جميلة، كما كان يبيع لها عربون، ابتسم في وجهي. |
| - satmayı denemek istermi? | Open Subtitles | أعني، مذ أنه جيد جدًا، بأن يجرب بأن يبيع ؟ |