| Sen benim karımı dul ve çocuklarımı da yetim bıraktın ve dünyada belirsiz bir şekilde yürüyen YAŞAYAN BİR ÖLÜ olduğumu anladım ta ki kurtların soyu tükenip lanet kalkana kadar. | Open Subtitles | تَركتَ زوجتَي أرملة وأطفالي يتامى وأنا أَفْهمُ بأنني سَأَمشّي الأرضَ في حالة من عدم اليقين، أحد الموتي الاحياء حتي يقطع خط الدم للذئب قَطعتْ و ترفع اللعنة |
| Ve sonrasını hepimiz biliyoruz... ..acı çeken aileler... ..yetim kalan çocuklar... ..ve bu şoku yüreğinde hisseden bir ulus. | Open Subtitles | حسناً، جميعنا نعرف النتائج... آباء يملؤهم الأسى، أطفال يتامى و أمة صعقت في صميمها |
| Kenya'daki öksüz çocuklar, Chicago'daki evlatlık çocuklar ve Malawi'deki hamile kadınlar. | TED | عملاؤهم أطفال يتامى في كينيا أطفال يتم رعايتهم في شيكاغو سيدات حوامل في مالاوى. |
| Dinle Sue, öksüz kualaların barınağında kurdele kesme törenine katılacaktım ama geçen gün kızım Chloe'nin internette bir şeye güldüğünü duydum ve videonu gördüm. | Open Subtitles | اسمعي يا سو , لقد تحضرت لمراسم قص الشريط لمحمية يتامى الكوالا و لكنني سمعت ابنتي كلوي تضحك على شيء |
| Ama ben senin gibi yetimleri toplayarak yüzyıllar geçirdim. | Open Subtitles | لكنّي أمضيت قروناً أجمع يتامى يشبهونك تماماً |
| Kör Yetimler! | Open Subtitles | يتامى مصابين بالعمى |
| Yani ikimiz de yetimiz. | Open Subtitles | إذاً نحن جميعاً يتامى |
| Ve sonrasını hepimiz biliyoruz acı çeken aileler yetim kalan çocuklar ve bu şoku yüreğinde hisseden bir ulus. | Open Subtitles | حسناً، جميعنا نعرف النتائج... آباء يملؤهم الأسى، أطفال يتامى و أمة صعقت في صميمها |
| Belki yolda yardıma ihtiyacı olan başka bir yetim bulurlar. | Open Subtitles | -لربما يجدوا أطفال يتامى آخرون في الطريق |
| Cesur adam, çocuğunu yetim bırakmaya karar verdi. | Open Subtitles | رجلٌ شجاع ، واصبحوا أبنائه يتامى |
| O çocuklar onun yönetimindeyken yetim kalmış. | Open Subtitles | أصبح هؤلاء الأطفال يتامى تحتَ رقابته |
| Gaz saldırıları bizi yetim bıraktığından beri var. | Open Subtitles | منذ قصف الغاز الذي جعلنا يتامى |
| Bu çocuklar yetim. | Open Subtitles | إستمع، الأطفال يتامى |
| Bunlar, Nicholas Trent'in farklı yardım kuruluşları aracılığıyla bağışta bulunduğu terk edilmiş ve öksüz çocuklar. | Open Subtitles | هؤلاء أطفال يتامى ومهجورين نيكولاس ترينت كان يدعمهم من خلال الجمعيات الخيرية المتنوعة |
| Sanırım öksüz çocuklar yüzünden suçluluk hissediyorum. | Open Subtitles | أظنني أشعر بالذنب على خلق يتامى |
| Bak canım, kendilerinin, öksüz oldukarını öğrenirlerse.. | Open Subtitles | انظر ي، ابنتي ، إذا علموا انهم يتامى.. |
| Onlara gidip, öksüz olduklarını söylesem.. | Open Subtitles | اذا اذهب الان واخبرهم انهم جميعا يتامى |
| Tanrım, kör yetimleri öldürüyor! | Open Subtitles | يا إلهي , إنه تقتل يتامى مصابين بالعمى |
| Tahmin edeyim, bu ikisi yetimleri mi boğuyor? | Open Subtitles | دعني أخمن هؤلاء الاثنان ، يتامى غارقون؟ |
| Yetimler? | Open Subtitles | يتامى ؟ |
| Yetimler. | Open Subtitles | يتامى. |
| Hepmizim kaybolmuşuz, yetimiz... | Open Subtitles | إذا.. جميعنا يتامى |