| Göreceli olarak hızlı bir iyileşmenin ardından toplulukta büyük bir değişim görebilirsiniz. | TED | ما ترونه هو تغير كبير في طبيعة المجتمع ، يتبعه تمثال للشفاء بشكل سريع نسبيا. |
| Ufukta taktik bir it dalaşı görüyorum, ardından da hafif bir akşam yemeği. | Open Subtitles | أتوقّع نزالاً جوياً خططياً يتبعه عشاء خفيف. |
| Arkadaşı Marwood Harris de arkadan onu takip ediyormuş. | TED | كان يتبعه في الخلف صديقه، رجل يدعى ماروود هاريس. |
| Ama halk onun peşinden giderken... kimse ona karşı gelmeye cesaret edemiyordu. | Open Subtitles | ولكن عندما يتبعه الناس، لن يكون أحد قادراً على مواجهته ولا حتى أنتِ |
| Moruk o zamandır it gibi peşinde. | Open Subtitles | وجيتي كبير السن يتبعه فى كل مكان مثل الكلب منذ ذلك الحين |
| Ve lazerin izlediği kesit yolu, buradan havalimanına kadar gider ve geri gelir. | TED | ومسار القطع الذي يتبعه الليزر يشمل الطريق من هنا إلى المطار وإيابا. |
| Aşırı yükselmelerin aşırı çöküşleri durmadan takip ettiğini düşün. | Open Subtitles | إنه مثل إكتئاب عالي جداً يتبعه إكتئاب منخفض جداً ويتكرر |
| Bugün bulutluydu, öyle değil mi? Neyse ki birkaç damla yağmurun ardından güneş açtı. | Open Subtitles | الجو اليوم ملبد بالغيوم مع احتمال وجود مطر صباحي خفيف يتبعه شروق الشمس |
| Doğumla ilgili bir takım alışverişlerin ardından doktorla randevunuz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تقول أن لديكما موعد طبيب يتبعه جولة في قسم الأمومة |
| ...ardından genellikle duygusal patlamalar gelir. | Open Subtitles | بليس وعادة يتبعه نوع من الانهيار العاطفي |
| Bu imparatoru ve onu takip eden herkesi yerle bir edin. | Open Subtitles | ارسل اللعنه , على الامبراطور وكل من يتبعه الان اأمركم بالتقدم وتنفيذ اوامرى |
| Ölüm her yerde onu takip etti. | Open Subtitles | فالموت يتبعه كظله أينما حلّ. تلك الفتيات الخمس ليسوا أول من قتلهم، |
| Belli ki bir süredir onu takip ediyormuş. | Open Subtitles | ولكن من الواضح بأنه كان يتبعه لفترة من الوقت |
| Ama halk onun peşinden giderken... kimse ona karşı gelmeye cesaret edemiyordu. | Open Subtitles | ولكن عندما يتبعه الناس، لن يكون أحد قادراً على مواجهته ولا حتى أنتِ |
| Romantik bir yemek ve peşinden müthiş bir sevişme, en edepsizinden. | Open Subtitles | عشاء شاعري يتبعه ممارسة الجنس اللطيف. بالطريقة القذرة. |
| Belki burada şiddetli bir boğuşma oldu peşinden de iyi bir temizlik yapıldı. | Open Subtitles | ربما حصل صراع عنيف هنا يتبعه مسح أثر شامل |
| Kel kafalı zenci bir doktorla onun peşinde koşan... ve ona aşıkmış gibi bakan bir beyaz doktor, değil mi? | Open Subtitles | هل هو طبيب أسود ومعه شخص آخر يتبعه أبيض؟ ومن رؤيتك لهما كأنهما يحبان بعضهما؟ |
| Nereye giderse gitsin peşinde adamımız var. | Open Subtitles | أيّ مكان آخر يذهب إليه، لدينا رجل يتبعه. |
| Genel olarak, seri katilin izlediği yol kaba, tekdüze ve tekrarlayıcı bir yapıdadır. | Open Subtitles | بشكل عام، النموذج الذي يتبعه قاتل متسلسل بدائي، رتيب و متكرر |
| Her gördüğünde hayaleti takip ettiğini ama kaybolduğunu yazmış. | Open Subtitles | بكل مرة كان يراه كان يتبعه ولكنه كتب انه اختفي في الهواء |
| arkasından gelenler ise My Ex-best Friend ile Goldhoarder's Folly! | Open Subtitles | ، "يتبعه "صديقي الحميم السابق . "و "الأحمق جولد هولدر |
| Etkisini göstermeye başladığında, dünya paramparça olacak ve bedenin de hemen bunu takip edecek. | Open Subtitles | الآن، بما أنه يسري مفعوله، العالم سوف يتحطم وجسمك سوف يتبعه بسرعة. |
| Kim takip ediyordu? | Open Subtitles | من الذى كان يتبعه ؟ |
| Temanın doğal olduğunu ve bunu takip eden her şeyin konu üzerindeki bir varyasyon olduğunu söyleyebilirsiniz. | TED | ربما تقول في داخلك تلك المواضيع طبيعية وكل شيء يتبعه ماهو الا تغيير في الموضوع |