| İçinde çiçekler var ve hatta işeyen çocuk şeklinde bir heykelimiz var. | Open Subtitles | يوجد به فناء جميل مع أزهار وينبوع وأطفال صغار من الرخام يتبولون |
| Ayrıca tuvaletin her yerine işeyen silahlı adamlar tutmak benim ödeyeceğim bedel değil. | Open Subtitles | ووجود رجال مدججين بالأسلحة يتبولون على ارضية المرحاض اليس سعراً يجب عليه دفعه؟ |
| Birçok insan yaralarını iyileştirmek için üstüne işer. | Open Subtitles | الكثير من الأشخاص يتبولون على الجروح لشفائها |
| Bütün gece işiyorlar, bütün gün ağlıyorlar, ve bilgisayarı hep büyük fonda kullanıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتبولون طوال الليل، يبكون طوال اليوم وكلّ مرّة يستعملون الكمبيوتر يكون حجم الخطّ عملاقا |
| Kurtları bilirsin, kendi bölgelerini işaretlemek için heryere işerler. İğrenç. | Open Subtitles | الذئاب يتبولون في جميع أنحاء المكان لوسم أراضيها |
| Tamam, tanıdığın kaç adam oturarak işiyor? | Open Subtitles | حسنـًا، كم عدد الرجال اللذين تعرفهم يتبولون وهم جالسون ؟ |
| - Erkekleri işemek için oturtamazsınız. | Open Subtitles | لا, لا يمكنكم جعل الرجال يجلسون حين يتبولون |
| Evsizlerin üzerine işediği bir barınakta kaldığını düşünmek beni mahveder. | Open Subtitles | وسأتعذب إذا علمتُ بأنك ستنام في الملجأ مع متشردين يتبولون عليك. |
| Erkek, duvara işeyen köpek gibidir. | Open Subtitles | الرجال مثل الكلاب يتبولون علينا يفعلونها مرة , ويريدونها مرة اخرى |
| Ama en azından çalılara işeyen ben değildim. | Open Subtitles | ولكن على الأقل لم أكن واحد الذين يتبولون الادغال. |
| Küfreden ya da işeyen deliler yok. | Open Subtitles | بدون مجانين يقطعون او يتبولون في الشوارع |
| Sekiz yıl önce, Glenn tuvalette işeyen kadınları gözetleyebildiği bir restorant açtı. | Open Subtitles | من ثمان سنوات جلين فتح مطعم وكان يتجسس على السيدات يتبولون في الحمام |
| Çünkü vurulan herkes üstüne işer. | Open Subtitles | لأنه عندما تطلق على احد يتبولون على انفسهم من الخوف قبل ان يموتوا |
| Palyaçolar dışarıda işer. Hadi. | Open Subtitles | المهرجين يتبولون في الخارج، هيّا |
| Hayır, dalga geçiyordum. İkisine birden işer. Ryan, matematiğe hazırlık dersini Bay Schmidften alacak. | Open Subtitles | فقط امزح , انهم يتبولون في الحمام رايان لديه موعد مع السيد (شميديت) |
| Bir erkeğin sesini duymak şok edici, her yere işiyorlar, gerçekten.. | Open Subtitles | إنه لمن المفاجئ سماع صوت ...رجل، إنهم يتبولون في كل مكان، إنه |
| Sinirli sinirli gezinip üstlerine işiyorlar. | Open Subtitles | مساحة فارغة، يتبولون على أنفسهم. |
| Arabaya işiyorlar. | Open Subtitles | يتبولون هناك! |
| Senin için yeni bir haber olabilir Bay Büyücü ama, vampirler de işerler. | Open Subtitles | ،نبأ عاجل أيها الساحر مصاصو الدماء يتبولون |
| Çocuklarının parmaklarını ısırır, ve kesinlikle her yere işerler. | Open Subtitles | انهم يعضون اصابع الاطفال و يتبولون في اي مكان |
| Çünkü burası zifiri karanlık ve insanlar kovalara işiyor. | Open Subtitles | لأن المكان أسود شديد الظلمة والناس يتبولون في دلو |
| Kızlarla takılıp yerlere işemek serbest. | Open Subtitles | يخترقون و يتبولون من على السطح |
| Son iki saat içinde öğrendiğim tek şey, Amerikan erkeklerinin birayı sevdiği, sık sık işediği ve erekte olmada sorunları olduğu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي تعلمته في الساعتين الأخيرتين أن الرجال الأمريكيين يحبون شرب البيرة يتبولون كثيرا, و يعانون من مشاكل في الانتصاب |
| Kasklarının içine işeyip, sıçarlar olası keskin nişancılar yüzünden camdan atmaya bile korkarak öylece arabaların içinde oturdular. | Open Subtitles | المركبة يتبولون في خوذاتهم , وخائفون من فتح النوافذ إزاء إحتمال قناصة |