| Şuradaki grup, en çok ter dökülen film hakkında tartışıyorlar. | Open Subtitles | تلك المجموعة هناك يتجادلون حول الفلم الأكثر تعرّقاً بالتّاريخ |
| Öğrencilerimden bazıları Seder Tabağı'ndaki İncik Kemiği'nin* önemini tartışıyorlar. | Open Subtitles | متأسف, بعض طلابي يتجادلون في المغزى من لساق نبات السيدر |
| Arkadaşlar cehennem kapısında değiliz ve benim ruhum üzerine kavga etmiyorsunuz. | Open Subtitles | الرجال، ونحن لسنا على أبواب جهنم، وانت لا يتجادلون حول نفسي. |
| Kutsal mekanlara girişlerle ilgili birbirleri ile tartışıyorlardı. | TED | كانوا يتجادلون حول شئ واحد حول دخول الاماكن المقدسة |
| Senin paranı tasarruf etmek için seninle tartışan kaç taksici tanıyorsun? | Open Subtitles | كم عدد سائقي التكسي الذين يتجادلون معك ليوفروا عليك بعض النقود ؟ |
| Aktif kadromuz, insanlarla para cezaları hakkında konuşuyor, bazen de tartışıyor. | TED | حيث يقف موظفونا الذين يتعاملون مباشرة مع رواد المكتبة، يتكلمون مع الناس بشأن غراماتهم، وأحيانًا يتجادلون معهم حول ذلك. |
| Eğer dikkatlice dinlersen, şu anda bile tartıştıklarını duyabilirsin. | Open Subtitles | إذا أصغيت جيدأ يمكنك أن تسمعهم يتجادلون الآن |
| Bu, toplum içinde tekrar tartışma doğurur. | Open Subtitles | فهذا سجعل الجميع يتجادلون مرة أخرى في المجتمع |
| - Evet, öyle. İnsanlar tartışırlar ve birbirlerine küserler. | Open Subtitles | الناس يتجادلون وبعد ذلك يتوقفون عن الكلام مع بعضهم البعض. |
| Ayna jürinin 2.5 saat boyunca tartıştığını gördüm. | Open Subtitles | شاهدت هيئة المحلفين يتجادلون بجدية لساعتين ونصف |
| Birisi geldi, onlar tartışıyorlar, ama sözleri duyamıyorum. | Open Subtitles | احدهم اتى انهم يتجادلون لكنني لا استطيع سماع الكلمات |
| Tamam, açıkça bir şey hakkında tartışıyorlar. | Open Subtitles | حسناً، من الواضح، أنّهم يتجادلون حول شيءٍ ما. |
| Ciddi ciddi çizgi roman mı tartışıyorlar? | Open Subtitles | لا، ليست كذلك هل هم بالفعل يتجادلون حول القصص المصورة؟ |
| Acaba dünyada kaç kişi okyanuslar için kavga eder? | Open Subtitles | أعني، كم عدد الأشخاص الذين يتجادلون حول المحيطات؟ |
| Çiftlerin kavga nedenlerini çok önceden öğrendim. | Open Subtitles | تعرف منذ فتره طويله ان كل زوجين يتجادلون |
| - Barry Bonds hakkında tartışıyorlardı,ve bu isimden eminim. | Open Subtitles | كانوا يتجادلون بشأن باري بوندز وانا متأكد من التعرف عليه |
| Ne zaman arasa, tartışıyorlardı. | Open Subtitles | لا بد ان يكون لازيك, مفهوم؟ كل مرة يتصل فيها يتجادلون |
| Paranı korumak için seninle tartışan kaç taksi şoförü biliyorsun? | Open Subtitles | كم عدد سائقي التكسي الذين يتجادلون معك ليوفروا عليك بعض النقود ؟ |
| Uzmanlar bugün bile bu metropole, krallarına, rahiplerine, savaşçılarına ve çiftçilerine neler olmuş olabileceğini tartışıyor. | Open Subtitles | لا يزال الخبراء يتجادلون فيما حدث لهذه العاصمة ذاتِ الملوك وَ الكهنة، وَ المحاربين وَ المزارعين.. |
| Hayır, 79 yılındaki gaz krizi sırasında tartıştıklarını hatırlıyorum fakat Carter bürodan ayrıldığından beri düzgün bir şekilde devam ediyorlar. | Open Subtitles | وأنكم لا تتشاجرون أبداً؟ كلا، أتذكر أنهم كانوا يتجادلون كثيراً، أثناء أزمة الغاز عام 79 |
| Olay tartışma şekilleri. | Open Subtitles | لا،إنها الطريقة التي كانوا يتجادلون فيها. |
| Eğer anneme söylersem babamı arar ve sonra tartışırlar. | Open Subtitles | حسناً، إذا أخبرتُ أمي تتصل بأبي وبعدها يتجادلون |
| Annemin ve babanın benim hakkımda tartıştığını duydum. | Open Subtitles | وسمعت امي ووالدك يتجادلون عني |
| Yani cinayetten önce Isaac ve babasını tartışırken görmediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | إذن أنت الأن تخبرني أنك لم تر "أيزك" وأباه يتجادلون قبل جريمة القتل ؟ |
| Sanki evde ağabeylerimin tartışmasını dinliyormuşum gibi oluyor. | Open Subtitles | هذا يشابه عودتى للمنزل واستمع لاخواتى يتجادلون |
| İnsanlar bazen tartışır ama kimse hasarlanmadan olur. | Open Subtitles | الكبار يتجادلون أحياناً لكنها لا تعنى أنه سيتأذى أحد |