"يترأس" - Translation from Arabic to Turkish

• başında
• başı
• yönetiyor
• yönetecek

Burada büyük bir Alman girişiminin başında bulunuyor.
حسنـاً، إنـه هنـا. يترأس شركـات ألمـانية كبيرة

Manganın başında Yüzbaşı Lebec var artık ve kendisinin katı bir ekibi olması istendiğinden bölüğün istihbarat kısmına gönüllü olarak yazıldınız.
الملازم ليبيك يترأس الكتيبة الآن و أريد أن يرث وحدة قوية ,لذلك طوعتك للمهمة

Eski bir arkadaşım onkoloji servisinin başı.
أجل، حسنا صديق لي في لعبة للأوراق يترأس قسم الأورام.

Senatör, Çin Kurtuluş Ordusuna karşı açılan Birim 61398 soruşturmasında başı çekiyor.
السيناتور كان يترأس تحقيق فى جيش تحرير الصين الشعبيه الوحده 61398.

Bu toplantıları baban yönetiyor.
ووالدك من يترأس هذه الإجتماعات

Dr. Skouras, özel olarak seçilip ayrılmış bir grupla, telekinetik yeteneklerin olduğu genleri bulmayı amaçlayan çok gizli bir projeyi yönetiyor.
يترأس الطبيب "سكوراس" مجموعة تقوم بمشروع سري للغاية تدّعي أنها حددت الجين المسؤول عن القدرة على تحريك الأشياء

Ama Katolik Kilisesini öfkelendirdiyse Papa onun cenaze törenini yönetecek son kişi olmalıydı.
.. ولكن لو كان قد أغضب الكنيسة الكاثوليكية فإن البابا سيكون آخر شخص .. يمكن أن يترأس جنازته

Davayı, Sayın Hâkim Garson Deeds yönetecek.
سيادة القاضى جارسون ديدز يترأس المحكمة

Bazen güçlü bir arabanın direksiyonunda bazen önemli bir iş yemeğinin başında bazen de güçlü bir şirketin tepesinde.
اما خلف مقود سيارة قوية او يترأس عشاءً قويا او خلف دفة شركة قوية

Bu özel timin başında ben... Bana bak.
أنا من يترأس هذه الوحدة، انظر لي

Bu özel timin başında ben varım.
أنا من يترأس هذه الوحدة الخاصة

Denizde bir yerlerde koca bir donanmanın başında.
إنه في مكان ما يترأس أسطولاً كبيرًا

Jane, 15 cinayetin şüphelisi, 20 yıldır kaçak İrlanda mafyasının başı olan adamı vurdun sen.
جين " قتلت رجلاً يترأس المافيا الإيرلندية " هارب 20 عاماً ومشتبه في 15 جريمة

Bir uyuşturucu çetesinin başı olduğuna dair kanıtım var!
لديّ دليل على أنه يترأس عصابة مخدرات!

Babam Kira davasına bakan Özel Tim'in başı.
أبي من يترأس قضية كيرا

O da Kont Olaf gibi zalim, doğru ama o korkunç bir tiyatro grubu yönetiyor, bıçkıhane değil.
إنه قاس كالكونت "أولاف"، لكن يترأس "أولاف" فرقة مسرحية رهيبة، وليس منشرة خشب.

Teğmen Bates, Fisk'in peşinden giden özel kuvveti yönetiyor.
الملازم (بايتس) يترأس الفريق الذي يطارد (فيسك).

Artık küçük konseyi o yönetiyor.
والآن يترأس المجلس الصغير

Yüce Yargıç William Hamilton yönetecek.
سيادة القاضي "ويليام هاملتون" يترأس الجلسة الآن.

Nevada eyaleti, Mulberry şehri belediye mahkemesinde duruşmayı Saygıdeğer Yargıç Douglas Mason yönetecek.
...القاضي المحترم (دوغلاس ماسون) يترأس (المحكمة البلدية لمدينة (مولبيري (ولاية (نيفادا