| Onlardan dışarı çıkıp kendi başlarına bir şeyler yapmalarını değil sadece yardım hattını aramalarını ve polislerin müdahalesi için yetkililere haber vermelerini bekliyoruz. | TED | لا نريدهم أن يتصرفوا من أنفسهم بل نريدهم أن يتصلوا برقم، خط ساخن، ويدعوا الجهات المسؤولة تتدخل. |
| - Beni aramalarını bekliyorum. - Tamam. Yanına geliyorum. | Open Subtitles | إني أنتظر أن يتصلوا بي حسنا , أنا قادمة في الحال |
| Telefon bekliyordum, aramadılar, ben de kızdım. | Open Subtitles | لقد كنت أنتظر مكالمة وعندما لم يتصلوا .. غضبت بشدة |
| Bu sabah radyo dinliyordum ve çiftler arayıp sorunlarını anlatıyorlar. | Open Subtitles | كنت أَستمع فى الصباح إلى دي جي هذا الصباح وهم عادتاً لديهم أزواج يتصلوا ويتحدثوا عن مشاكلهم |
| Onu bulmaları halinde bizimle temasa geçmelerini söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أن يتصلوا بنا فى حالة وجدوها |
| Booth'u arayıp çocuğun akrabalarını aramasını söyleyeceğim. | Open Subtitles | أخبرهم أن يتصلوا مع قريب له رجاءً ضع بعض الثوم حول البقايا |
| Bunca zamandır bizi arayabilirlermiş ama aramamışlar. | Open Subtitles | أتعرف ماذا يعني؟ هذا يعني أنه كان بإمكانهم الإتصال بنا طوال هذا الوقت لكنهم لم يتصلوا |
| Birini göndermeden önce aramalarını rica etmiştim. | Open Subtitles | أنا أخبرتهم أن يتصلوا بى قبل أن يبعثوا أحدا |
| Hamam çalışanlarından, öyle birini gördüklerinde... beni aramalarını rica ettim. | Open Subtitles | لقد طلبت من عمال الساونا أن يتصلوا بي حال رؤيتهم لأي أحد |
| Hamam çalışanlarından, öyle birini gördüklerinde... beni aramalarını rica ettim. | Open Subtitles | لقد طلبت من عمال الساونا أن يتصلوا بي حال رؤيتهم لأي أحد |
| Not bırakmamışlar. aramadılar ya da başka bir şey yapmadılar. | Open Subtitles | لأنهم لم يتركوا ملاحظة لم يتصلوا و لم يفعلوا أي شيء |
| Sorun ne? Çünkü herhangi bir not bırakmadılar veya aramadılar. | Open Subtitles | لأنهم لم يتركوا ملاحظة لم يتصلوا و لم يفعلوا أي شيء |
| Elçilikten bana böyle dediler ama aramadılar. | Open Subtitles | هذا ما أخبروني به في السفارة ولكنهم لم يتصلوا |
| Arayacaklar. İlk fırsatta arayıp hangi hastanede olduklarını söyleyeceklerdir. | Open Subtitles | سوف يتصلوا ، حالما يقدروا على هذا سوف يقولوا الى ايه مستشفى اخذوهم |
| Ondan beri bizimle temasa geçmediler. Hiçbir talepte bulunmadılar. | Open Subtitles | ومنذ ذلك الحين، لم يتصلوا بنا ولم يقدموا أي مطلب |
| Yani her neredeysen, bir polis merkezine git ve onlara tanık korumayı aramasını söyle. | Open Subtitles | لذا أينما تكون، أرجوك أن تذهب إلى قسم شرطة وتخبرهم أن يتصلوا بالمارشالز |
| Hiç birlikte çalışmamışlar, birbirlerini aramamışlar. | Open Subtitles | بين (آكرز) و (دينتون). لم يعملوا معاً أبداً, لم يتصلوا ببعضهم أبداً. |
| Yurtdışındalar. Pazartesiden önce aramazlar. Aslında ben bir yetişkinim. | Open Subtitles | إنهم خلف البحار لن يتصلوا قبل الاثنين من الواضح أنني بالغ |
| Niye bizi daha önce çağırmadılar? | Open Subtitles | لماذا لم يتصلوا بنا في وقت ابكر؟ |
| Her zaman polis ya da medyayla irtibata geçiyorlar. | Open Subtitles | و دائماً ما يتصلوا بالشرطة أو الإعلام |
| Diğer bir tehdit modelindeyse sizinle kablosuz haberleşme üzerinden hücresel ağ gibi aracınıza herhangi bir fiziksel erişim olmaksızın iletişime geçmeleri. | TED | نموذج التهديد الاخر أن يتصلوا بكم في الحياة الواقعية عبر إحدى الشبكات اللاسلكية مثل الخليوي، أو ما شابه ذلك، بدون الحصول على وصول فعلي لسيارتك. |
| Söyleyin, FBI'ı arasınlar. | Open Subtitles | قل لهم أن يتصلوا بالمباحث الفدرالية. |
| Onlara binadan çıkmalarını ve acil durum ekiplerini çağırmalarını söyle. | Open Subtitles | أخبرهم أن يغادروا البناية و أن يتصلوا بخدمات الطوارئ |
| Kaçıranlar, çok yakında fidye talebiyle ararlar bizi. | Open Subtitles | المختطفين يجدر بهم ان يتصلوا بنا مع مطالبهم قريبا جدا |
| Arakdaşlar arkadaşların fondip yapıp birbirlerini aramasına izin vermez | Open Subtitles | الاصدقاء لا يدعون الاصدقاء يشربوا و يتصلوا |
| Tüm bildiğim işler yoluna girdiğinde aramaları gerekiyordu. | Open Subtitles | كل ما أعرفه انه كان من المفترض منهم أن يتصلوا لأخذ الإذن |