| Bununla yıka. Çamaşır sabunu zarar verir. | Open Subtitles | إغسلي شعرك بالشامبو سوف يتلف صابون الملابس شعركِ |
| Bu bir servet getirir ama beyine de zarar verir. | Open Subtitles | ذلك يجلب ثروة واحدة. لكنه أيضًا يتلف الدماغ. |
| Bu şu şekilde çalışıyor: Bir beyni ya da beynin parçasını alıp onu çözülmesi için bir deterjanın içine koyun bu hücre zarlarına zarar verir ama hücre çekirdeği sağlam bir şekilde kalır böylece serbest hücre çekirdeklerinin olduğu bir süspansiyon elde edersiniz. bunun gibi görünecektir, berrak bir çorba gibi. | TED | الفكرة هي: تقوم بأخذ الدماغ، أو أجزاء من هذا الدماغ، و تذيبه في منظف، الذي يتلف الأغشية الخلوية دون أنوية الخلايا، فتحصل على معلّق من أنوية حرّة تبدو بهذا الشكل، كالحساء الصافي. |
| İnsanlarda, arseniğe maruz kalmak hücre etkileşim ve işlevine zarar verebilir. | TED | في البشر، أن التعرض للزرنيخ بالإمكان أن يتلف الطريقة التي تتواصل بها الخلايا وتؤدي عملها. |
| Projektörlerin sürekli üzerinde olması, bir kızın cildine zarar verebilir. | Open Subtitles | انعكاس كل هذه الأضواء مؤكد أنه يتلف بشرة الفتاة |
| Nasıl bir o*ospu çocuğu böyle bir şeye zarar verir? | Open Subtitles | من هو ابن العاهرة الذي يتلف شيئا كهذا |
| Süper soğutma, metale de zarar verir. | Open Subtitles | التجميد كذلك يتلف الحديد |
| Şimdi hasta olmayabilir ama hastalığı taşıyor ve bu karaciğerine zarar verebilir ki bu çok tehlikeli. | Open Subtitles | قد لايكون مريض الآن . لكنه يحمل المرض ويمكن ان يتلف كبده |
| Hayır, bu çipe zarar verebilir. | Open Subtitles | لا، إنتظر، ذلك قد يتلف الشريحه |
| Kalplerine zarar verebilir. | Open Subtitles | إنه يتلف قلبها |