| Kendisini öldürmek için eğitilmiş 4,000 Kübalıdan 250 metre uzaklıkta kahvaltı yapıyor. | Open Subtitles | يتناول الإفطار على بعد 300 قدم من 4 آلاف كوبي مدربين لقتله |
| Hayallerimizdeki eve kem küm edip durduğun için şu an kahvaltı köşemizde başkaları kahvaltı ediyor! | Open Subtitles | كنت متردد و محتار على منزل الأحلام الخاص بنا و الأن شخص أخر يتناول الإفطار في خلوتنا |
| Kocası, yangın başladığı esnasında bir restoranda kahvaltı yaptığını iddia ediyor. | Open Subtitles | حسناً ، يدّعي الزوج انّه كان يتناول الإفطار في مطعم عندما إندلع الحريق |
| Tony bizimle kahvaltı etmek ister diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أن توني ربما يحب أن يتناول الإفطار معنا |
| - Onunla kahvaltı etmek için dışarıdaydı. | Open Subtitles | -إذن فقد كان بالخارج يتناول الإفطار معها |
| - kahvaltı yapıyor gibi görünüyor mu? | Open Subtitles | -أتبدو من ذاك النوع الذي يتناول الإفطار ؟ |
| Genç Tony'yle sabah kahvaltı edip soğumuş kahvelerini içerken hikayeler anlattıkları için geç kaldı. | Open Subtitles | لقد كان يتناول الإفطار مع (يونغ توني). جلسوا يتبادلون الحديث ويشربون القهوة الباردة. |
| Jared, Ralph'le beraber kahvaltı ettiyse nasıl oldu da, o günkü seansa hiç gitmedi? | Open Subtitles | لو كان (جاريد) يتناول الإفطار مع (رالف)، فكيف لم يحضر لجلسة ذلك اليوم؟ |
| Henüz kahvaltı etmedi. | Open Subtitles | انه يتناول الإفطار حتى الان. |
| kahvaltı yapmıyor bildiğim kadarıyla. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يتناول الإفطار |