|            Bu konuda cidden üzgünüm beyler, ama birini içeri almam gerekiyor.            | Open Subtitles |             اعتذر بشدة عن ذلك , ولكن يتوجب علي احتجاز شخص ما            | 
|            Elbette bunun anlamı, bu eserleri yaratırken çok dikkatli olmam gerekiyor.             | TED |             اذاً، ذلك يعني بكل تأكيد، أنه يتوجب علي أن أكون حذرة عند صنع هذه القطع.             | 
|            Aslında bu davayı almadan önce söylemem gereken bir şey.            | Open Subtitles |             أمر يتوجب علي إخبارك به قبل أن أدعك تستلمين القضية            | 
|            Ve şehre geldi ve etrafta aceleyle koşturuyordu ve dedi ki, " Yeni ayakkabılar almam lazım!"             | TED |             وقد جائت على عجلة وقد قالت .. يتوجب علي شراء حذاء جديد             | 
|            Sana bir şans verdim. Ayrılmadığına göre şimdi ben seni almak zorundayım.            | Open Subtitles |             لقد منحتكِ فرصة , لم ترحلي .. لذا يتوجب علي أن آخذك            | 
|            Beni izlemeleri gerekmiyor. Ben yapmam gerekeni yapıyorum.            | Open Subtitles |             هم ليس من المفروض ان يتجسسون علي فانا اعمل ما يتوجب علي عمله            | 
|            O zaman neden hastaneye gitmem gerekiyor? Her şeyi rahatlıkla duyabiliyorum.            | Open Subtitles |             إذن لماذا يتوجب علي الذهاب إلى المستشفى؟            | 
|            -Eve vardığım zaman dönüp geri gelmem gerekiyor.            | Open Subtitles |             فكنت عندما أصل المنزل، يتوجب علي أن أقفل راجعةً.            | 
|            Şimdi bunu kimin kullandığını bulmam gerekiyor.            | Open Subtitles |             نعم,الان كل ما يتوجب علي فعله معرفة من استخدم السكين            | 
|            Ölüp çürüyene kadar onu korumak için yapmam gereken her şeyi yapacağım.            | Open Subtitles |             وحتى تحين وفاتي و يبرد جسدي سأفعل كل ما يتوجب علي لحمايته            | 
|            Belirtmem gereken bir nokta, bu aletin içinde kafanın dönüşünü ölçmeyi sağlayan bir denge çarkının olduğu.             | TED |             أحد الأشياء التي يتوجب علي تبيانها أن الجهاز يحتوي على جيروسكوب بداخله، ويتيح لك ذلك إمكانية قياس دوران الرأس.             | 
|            İyi inişler dileyin... Yapmam gereken atlamak...            | Open Subtitles |             تنمى لي حياة سعيدة ♪ كل ما يتوجب علي هو القفز ♪            | 
|            Sormam lazım. Bu çok para. Bir paket patlamış mısırdan söz etmiyoruz.            | Open Subtitles |             أعني ,يتوجب علي أن أسلك,المبلغ كبير و ليس صندوقاً من الفشار            | 
|            Onların yerini bulmam lazım, çünkü virüsün mutasyona uğramadan önceki... saf şekli onların elinde.            | Open Subtitles |             يتوجب علي العثور عليهم ، لان الفيرس مازال في شكله الاصلى ولم يتغير            | 
|            Onların yerini bulmam lazım, çünkü virüsün mutasyona uğramadan önceki... saf şekli onların elinde.            | Open Subtitles |             يتوجب علي العثور عليهم ، لان الفيرس مازال في شكله الاصلى ولم يتغير            | 
|            Tamam, şimdi, bunlar benim koşu bacakları, karbon grafitten yapılmış, dediğim gibi, doğru bacağı doğru yere taktığımdan emin olmak zorundayım.             | TED |             هذه هي اقدامي ذات النوابض .. والمصنوعة من الكربون والجرافيت وكما قلت يتوجب علي اختيار الجورب الملائم             | 
|            (Kahkahalar) Ve özellikle o gün ne fena bir yenilgiye uğradığımı hatırlıyorum çünkü şimdi Albert'ın biraz önce yaptığını yapmak zorundayım, ağılda da bu kuzulardan 100 tane filan var             | TED |             ضحك وذكرت خصوصاً أن ما يبعث على السخرية هو انا في ذلك اليوم لانه كان يتوجب علي القيام بما قام به آلبرت وهناك مثل ١٠٠ من هذه الحملان في الحظيرة،             | 
|            Beni izlemeleri gerekmiyor. Ben yapmam gerekeni yapıyorum. Gördün mü?            | Open Subtitles |             هم ليس من المفروض ان يتجسسون علي فانا اعمل ما يتوجب علي عمله            | 
|            Bunu genellikle limitler ve engeller dâhilinde yapmak zorunda kalıyorum.             | TED |             وكان غالبا يتوجب علي القيام بهذا في وجود معوقات وتحديات.             | 
|            Bu grubun içine küçük bir değişiklik fikrini sokmak ve bunu denemeyi yapmayacak kadar akıllı olmam gerekirdi.            | Open Subtitles |             كان يتوجب علي أن أفكر مليا قبل الاندماج مع هذه المجموعة            | 
|            İçeri girmeni engellemek için bütün gün kapıda dikilmem gerekir.            | Open Subtitles |             لديك المفتاح! يتوجب علي أن أقف حارسة طول اليوم لأبعدك            | 
|            Makaleler için günde beş sayfa yazmam gerekiyordu ya da beş doları gözden çıkaracaktım.             | TED |             واضطررت إلى كتابة خمس صفحات يوميا لأجل الأبحاث أو كان يتوجب علي أن أتخلى عن خمسة دولارات.             | 
|            Tanrım, Frank, senden bunu isteyecek zaman değil, biliyorum... ama balistik saçmalıklarıyla uğraşmam gerekecek.            | Open Subtitles |             فرانك أعلم انه ليس وقتاً لأسألك لكني يتوجب علي أن أرجع لمحاضرات الـ باليستيكس اللعينة            | 
|            Okula gittiklerinden emin olmak zorundaydım.             | TED |             كان يتوجب علي أن أضمن ذهابهم إلى المدرسة.             |