| Dinle, seninle konuşmam gerek. Ben yürüyen bir ölü adam gördüm. | Open Subtitles | لسمع، يجب أن أتحدث معك رأيت للتو رجلاً ميتاً يمشي |
| Afedersiniz Profesör ama sizinle konuşmam gerek. | Open Subtitles | عذرًا أيها البروفيسور لكن يجب أن أتحدث معك |
| Seninle konuşmam lazım dostum. Yaklaşık bir saat önce abim aradı. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث معك يا رجل منذ حوالي ساعة، اتصل بي |
| Seninle konuşmam lazım dostum. Yaklaşık bir saat önce abim aradı. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث معك يا رجل منذ حوالي ساعة، اتصل بي |
| Lord Davenwood'la konuşmalıyım. | Open Subtitles | لكنني يجب أن أتحدث مع اللورد كرافينوود. الأمر بالغ الأهميه. |
| Be... be... be... beş kızınızla da konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث مع بناتك الخمـ.. الخمـ.. الخمسة |
| Bud, seninle Bundy felsefesi hakkında konuşmam gerek. | Open Subtitles | برعم، وأنا يجب أن أتحدث إليكم حول فلسفة بندي. |
| Sizinle konuşmam gerek. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث معك انها مسأله فى غاية الأهميه |
| Annenle konuşmam gerek. Lütfen yukarı çık. | Open Subtitles | . يجب أن أتحدث إلى والدتك أرجوكِ إذهبي للأعلى |
| Alex orada, onunla konuşmam gerek, tamam mı? | Open Subtitles | هذه أليكس .. يجب أن أتحدث إليها .حسناً .. |
| Bilmiyorum. Onunla konuşmam gerek. Çok uzun zaman geçti. | Open Subtitles | لا أعرف، يجب أن أتحدث معه فقد مضى وقتاً طويلاً |
| - Biriyle konuşmam lazım. - Şey, o tür işlerden pek anlamam. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث إلى أحد أنا لست بارعة فى ذلك |
| -Seninle konuşmam lazım. -Nereye gidiyorsun? | Open Subtitles | ـ يجب أن أتحدث إليك ـ إلى أين تذهب يا رجل ؟ |
| Onlar yeni şeyler giyiyorlar. Onunla konuşmam lazım. | Open Subtitles | إنهم يرتدونهم، يجب أن أتحدث إليه يا جيمي |
| Seninle konuşmam lazım fakat şimdi değil, yapacak işlerin vardır. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث إليك.. لكن ليس الآن.. لإنك ذاهبة |
| Seninle konuşmalıyım, Sam, çünkü başka bir olay var. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث إليك يا سام لأن لدى حلقه مسلسله أخرى |
| Seninle konuşmalıyım. Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | أنا آسف ، يجب أن أتحدث معكِ هناك الكثير من الأشياء أريد قولها |
| Seninle konuşmalıyım. Bunu yaptığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث إليك لا أصدق أنني أفعل هذا ، هذا غباء |
| Rehana, düşünüyordum da dönünce ailenle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | ريحانة .. كنت أفكر يجب أن أتحدث مع أهلك عندما تعودين |
| Ama ne yazık ki salı günü gidip polisle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | نعم، وأنا أيضاً، لسوء الحظ، يجب أن أتحدث مع الشرطة يوم الثلاثاء. |
| -Seninle konuşmak zorundayım. -Çok mu acil? | Open Subtitles | ـ يجب أن أتحدث إليكِ ـ هل هذا أمراً عاجلاً؟ |
| Ama peder, sizinle kocam ve kendimle ilgili konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث إليك بشأني أنا وزوجي |
| Öyle olacak. Önce babanla para hakkında konuşmam gerekli. | Open Subtitles | ربما , ولكن يجب أن أتحدث إلى والدك بشأن المال أولاً |
| Adli tabip ile görüşmem gerek. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث مع المحقق في الوفيات |
| - ...duyduğuma göre konuşmam gereken kişi senmişsin. | Open Subtitles | وقد سمعت أنكِ الشخص الذي يجب أن أتحدث معه إن أردت أن أجتاز هذا |
| O benim müvekkilim. Bu konuyu seninle konuşmamam gerek. | Open Subtitles | إنه موكلي ولا يجب أن أتحدث عنه معك |