| Şey, sanırım, tam da onun dediğini yapmalıyım, rahat olmağa çalışıp onu düşünmemek. | Open Subtitles | حسنا, اعتقد اننى يجب ان افعل ما قاله لى احاول الأسترخاء, ولا افكر فى الأمر |
| Kanatlar bana sürtünüyor! yapmalıyım! yapmalıyım! | Open Subtitles | ان الاجنحة تقتلنى يجب ان افعل , يجب ان افعل |
| Hayır, yaptığımı telafi etmek için bir şey yapmam lazım gibi hissediyorum. | Open Subtitles | يجب ان افعل شئ للتعويض عن هذا اسمع , انت شرطى جيد |
| Sonra morga giden şu ceset torbalarını gördüm ve bir şeyler yapmam gerek gibi hissettim. | Open Subtitles | ولكن بعدها رأيت اكياس الجثث ذاهبة الى المشرحة وانا احسست مثل يجب ان افعل شيئاً |
| Bir polis düşmanı evimi arayıp karıma hakaret edince ne yapmalıydım? Oturup keyfini mi çıkarmalıydım? | Open Subtitles | و ماذا يجب ان افعل عندما يتصل كارهو الشرطة ببيتى ويُهينوا زوجتى ؟ |
| Sadece onu korumaya çalışıyordum en başından beri yapmam gerektiği gibi. | Open Subtitles | كنت احاول حمايته فحسب كما كان يجب ان افعل منذ البداية |
| Bunu yapmak zorundayım, Charlie... benim hakkımda ne yapacağını bilene kadar hoşçakal. | Open Subtitles | يجب ان افعل ذلك تشارلى طالما أنك تعلمين ما تفعلينه اتجاهى |
| Her zaman, daha faydalı bir şey yapmam gerektiğini düşünüyordum galiba. | Open Subtitles | اعتقد انني افكر دائما اني يجب ان افعل شئ مفيد اكثر |
| Bunu tek başıma yapmalıyım. | Open Subtitles | ناروتو يجب ان افعل هذا كنوع من التعويض عما صدر مني |
| Tamam, çocuğu kurtarmak için birşeyler yapmalıyım dedim. | Open Subtitles | حسنا , هذا ما قلته يجب ان افعل شئ لانقاذ الولد |
| Yoksa tekrarlanan soru mu? "Yeteneklerimle daha çok şey mi yapmalıyım?" | Open Subtitles | الذى يقول هل يجب ان افعل المزيد اذا كنت قادرا؟ |
| Korkarım halkım için en doğru şeyi yapmalıyım. | Open Subtitles | اخشى اننى يجب ان افعل ما هو فى صالح شعبى |
| Beni ciddiye alman için ne yapmalıyım? | Open Subtitles | ماذا يجب ان افعل كي تأخذني على محمل الجد؟ |
| Bunu tek başıma yapmalıyım. Yani baş edebilirim. | Open Subtitles | يجب ان افعل هذا بنفسي فانا استطيع التعامل مع الامر. |
| Bir şeyler yapmam lazım. | Open Subtitles | يجب ان افعل شيئا |
| - Öyle demek istemedim... - yapmam lazım! | Open Subtitles | انا لم اقصد يجب ان افعل هذا |
| Hâlâ içimdeyken bunu yapmam gerek. | Open Subtitles | يجب ان افعل هذا الان حيث انه ما زال في جسدي |
| Benim bir şeyler yapmam gerek. Çünkü sana yardım edeyim derken babamın ölmesine sebep olabilirdim. | Open Subtitles | حسنا, يجب ان افعل شيء 'بدون مساعدتك... |
| Bunu yıllar önce yapmalıydım Evet çok eğlenceli | Open Subtitles | اعني كان يجب ان افعل هذا منذ سنوات نعم انه مثير |
| Böyle yapmam gerektiği için üzgünüm, ama en iyisi bu. | Open Subtitles | أنا آسف لأنني كان يجب ان افعل ذلك ، ولكن هذا الأفضل |
| Bak, ne kadar iyi olsam da seçilmemden emin olmak için elimden gelen her şeyi yapmak zorundayım. | Open Subtitles | اسمع حتى لو كنت بهذه البراعة يجب ان افعل كل شيء حتى اتاكد بأني ساتأهل |
| Böyle bir şeyin asla tekrar yaşanmayacağından emin olmak için vücudum bana elimden gelen ne varsa yapmam gerektiğini söylüyordu. | Open Subtitles | جسدي كان يخبرني انه يجب ان افعل ايا كان ما أقدر عليه لأتاكد ان شيئا كهذا لن يحصل مجددا |
| Onun hakkında konuşmayı çok isterdim ama 20.00'dan önce Yapmam gereken bir şey var. | Open Subtitles | احب جدا ان اتكلم معكي عن آيفي لكن يجب ان افعل شيئ قبل الساعة الثامنة |
| - Sana ne zaman bir iş versem ölüp ölmediklerini anlamak için telefon açmak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | انا يجب ان افعل مكالمه لاعرف اذا كان ميتا |
| Peki ne yapacağım ben şimdi ? Dünyadaki en ince penis bende ! | Open Subtitles | ماذا يجب ان افعل ، انا امتلك القضيب الأكثر رفعاً في العالم ... |
| Bunu çözdüm Will. Ne yapacağımı biliyorum. | Open Subtitles | لقد توصلت اليها يا ويل انا اعلم ما يجب ان افعل |