| - ...istemezsen cevap vermek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لكنك لا يجب عليكَ أن تجاوبني عليه إذا لم ترِد هذا |
| Sağ ol baba ama bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | شكراً لكَ، أبي لـكن لا يجب عليكَ أن تقوم بهذا |
| Pisliğin teki olmak zorunda değilsin. Kız hoş olmaya çalışıyor. | Open Subtitles | لا يجب عليكَ أن تكون وغداً هكذا، إنّها فقط تحاول أن تكون لطيفة |
| Geçmişe bu denli takılı kalamazsın. Hayatına devam etmen gerek. | Open Subtitles | لا يمكنكَ أن تتعلق بالماضي هكذا يجب عليكَ أن تتجاوزه |
| Hızını biraz düşürmen gerek, beni duydun mu? | Open Subtitles | يجب عليكَ أن تقلل من وطئةِ ما تفعل، هل تسمعني ؟ |
| Çatlak olmayan bir kaykaycı bulman gerek. | Open Subtitles | يجب عليكَ أن تجد متزحلقاً ليس بالمعتوه |
| Her beş dakikada etkilendiğini söylemek zorunda olmadan bir şey yemek güzel. | Open Subtitles | أتعلمنَ، إنّه من الجيد أكل شيء حيث لا يجب عليكَ أن تمدجه كل 5 دقائق. |
| Yeni bir mahalleye taşındığını herkes bildirmek zorunda mısın? | Open Subtitles | هل يجب عليكَ أن تبلغ النّاس عندما تنتقل للعيش في حيٍّ جديدٍ؟ |
| Bunu yapmayı bırakmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | يجب عليكَ أن تتوقف عن هذا العمل |
| Üç, itirazı olan dava açmak zorunda ya da s.ktirsin gitsin. | Open Subtitles | نحن سوف نقاضيه ثالثاً إذا أحببت المنزل لا يجب عليكَ أن ترفع أى دعاوى بالمحاكم أو يا الهى! |
| İstemiyorsan artık dans etmek zorunda değiliz. | Open Subtitles | لا يجب عليكَ أن ترقص إن لم تُرِد ذلك |
| Beni komşuyla aldatmak zorunda mıydın? | Open Subtitles | كان يجب عليكَ أن تخون مع الجارة ؟ |
| Benjamin, tatlım, sana birşey soracağım fakat istemiyorsan bana söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | (بنجامين)،يا عزيزي سَأَسْألُك عن شئ لكنك لا يجب عليكَ أن تجاوبني عليه إذا لم ترِد هذا |
| Evet, sorunun ne olduğunu göremediğin ama gene de ayrılmak zorunda kaldığın durumlar. | Open Subtitles | كما تعلم، عندما لا يمكنكَ معرفة المشكلة، ولكن يجب عليكَ أن تنفصل عليها على أيّ حالٍ{\pos(190,230)}. |
| Bu kadar dibime girmene gerek var mı? | Open Subtitles | هل يجب عليكَ أن تكونَ قريباً هكذا؟ |
| Bu Noel'de, Parker'sız olacağını kabul etmen gerek. | Open Subtitles | يجب عليكَ أن تتقبّل أنّكَ لن تقضي عيد الميلاد مع (باركر) هذا العام |
| Pratik yapman gerek. | Open Subtitles | يجب عليكَ أن تتمرن .. |
| Korkmana gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب عليكَ أن تخاف |
| Gitmeden önce şuna bir bakman gerek. | Open Subtitles | قبل أن أذهب... يجب عليكَ أن ترى هذا... |
| Bu oyunları oynamana gerek yok, Victor. | Open Subtitles | لا يجب عليكَ أن تعلب هذه اللعبة يا (فيكتور). |
| Açıklamana gerek yok. | Open Subtitles | .لا يجب عليكَ أن تشرح |