| Bana karşı çok iyi, beni seviyor, benim için hayatını değiştirdi. | Open Subtitles | كان جيدًا جدًا معي و يحبني و غيّر حياته من أجلي |
| Jamie birlikteyken küçük anlarda hissediyorum çünkü beni çok sert seviyor. | Open Subtitles | يمكنني الشعور به في بعض اللحظات مع جيمي لأنه يحبني بشدة |
| Soğuk biriydi, çıkarcıydı, beni sevdiğini hiç söylemedi, hatta hoşlanıyorum bile demedi. | Open Subtitles | لقد كان باردا كان محاسبا لم يخبرني بأنه يحبني أو معجب بي |
| Ama önemsemedim.. çünkü onu sevdim ve beni sevdiğini sandım | Open Subtitles | لكني تغاضيت عن هذا لأني أحببته و ظننت أنه يحبني |
| Kendi babam bile sevmiyor bunu. Anla artık. Cehenneme gideceğim. | Open Subtitles | حتى والدي لا يحبني واجهي الامر ، ساذهب الى الجحيم |
| Evet, gör yandaki Beni seven adam, ve benden çabuk bıkan, mm-hmm, | Open Subtitles | نعم ، انظر لرجل التالي الذي يحبني و يتركني بسرعة |
| Bill, o kadar çok seviyor ki düşünmesi bile kötü. | Open Subtitles | بيل ، هو يحبني كثيراً يؤلمني أن أفكر بذلك حتى |
| Dürüst olmak gerekirse Schmidt beni o kadar çok seviyor ki insan korkuyor. | Open Subtitles | والحقيقة هي ان شميدت يحبني كثيراً ولكي اكون معك صريحاً جيس ذلك يخيفني |
| ♪ Evet! İsa beni seviyor, İncil'in dediğine göre... ♪ | Open Subtitles | ♪نعم ، المسيح يحبني ، كتابه المقدس أخبرني بذلك ♪ |
| Mahcup bir çocuk, uzaktan seviyor bana da söyleyemiyor. | Open Subtitles | وهو يحبني كذلك، ولكن بخجل من بعيد دون أن ينطق بكلمة |
| Baban bana bu mücevherleri verdi, çünkü beni çok seviyor. | Open Subtitles | أبوكي أعطاني كل هذة المجوهرات لأنه يحبني كثيراً |
| onun yanında olamadığım zamanlarda bile seviyor. | Open Subtitles | لان اوسكار احبني وما زال يحبني بينما انت ما زلت مجرد احد فتيانه |
| Beni sevdiğini biliyorum ama bana ayak uyduramadığını da biliyorum. | Open Subtitles | اعرف انه يحبني لكن انا ايضا اعرف انه لايقدران يسايرني. |
| Ona kimi sevdiğini sormama gerek yok Ali çünkü beni sevdiğini biliyorum. | Open Subtitles | لست بحاجة إلى أن يسأله من يحب، علي، لأنني أعرف أنه يحبني. |
| Bir daha kesinlikle sahip olmayacağım şey, -asla- beni sevdiğini söyleyen biri tarafından kafama tutulmuş bir silah. | TED | الشيء الذي لن يكون لدي مرة أخرى أبداً، هو مسدس محشو مصوب عند رأسي من شخص يقول أنه يحبني. |
| Bundan eminim. İşin doğrusu, beni hiç sevmiyor. | Open Subtitles | أنا متأكدة من ذلك، في الحقيقة هو لا يحبني مطلقاً. |
| Gecenin bir yarısı bir adamı yatağımdan attım dünyanın en iyi adamını, Beni seven adamı, ve ben onun kalmasına izin veremedim. | Open Subtitles | . . أنا طردت رجل من السرير في منتصف الليل , أروع رجل في العالم , و الذي يحبني و لا يمكنني أن ادعه |
| Sevimsiz bir rol. Seyirci benden hoşlanmıyor. | Open Subtitles | لن يتفهم الجمهور ذلك, علاوة على أنه لا يحبني |
| Ama ne tür bir belaya girersem gireyim beni sever. | Open Subtitles | لكنه يحبني بغض النظر عن نوعية المتاعب التي أسببها له |
| Oğlunun bana aşık olması da, acısını içki dolabımdan çıkarma hakkını vermez sana. | Open Subtitles | فقط لأن ابنك يحبني ليس سبباً لكي تخرجي هذا على خزانة مشروباتي الكحولية |
| Çünkü bazı kötü çocukların beni sevmesini istedim. | Open Subtitles | لأنني أردت أن يحبني بعض الأطفال المشاغبين |
| Problem şu ki beni ne kadar sevdiği umurumda değil. | Open Subtitles | المشكلة هي أعني لا أكترث كم يحبني فليس بيننا شيء |
| Çocuk, beni tanımıyordu bile fakat beni, kayıtsız şartsız ve eleştirmeden seviyordu. | Open Subtitles | لذا فالفتى لا يعرفني حتى لكن يحبني دون تشكيك أو نقد |
| Beni hiç sevmedi. Sen de onu benim kadar tanıyorsun. | Open Subtitles | هو أبدا لم يحبني أنت تعرفه جيدا كما أعرفه أنا |
| Ama o benden hoşlanıyor. Ben hayır dediğim için sana sordu. | Open Subtitles | لكنه يحبني سَألَك فقط ، يعتقد أنك ستقولي لا |