| Üstelik gelen otobüs tıklım tıklım olabilir ve bir sonrakini beklemek zorunda kalabilirsin. | Open Subtitles | يحتمل أن تكون الحافلة مكتظة و سيكون عليكِ الانتظار لحافلة أخرى |
| Adam para üstünü eksik vermiş olabilir. Buzdolabı mıknatısı bir şey bulamadı. | Open Subtitles | لكن يحتمل أن تكون خُدعتَ، مغناطيس الثلاجة لا يلتقط شيئاً |
| Anladığımız kadarıyla etkisi kısa, orta ve potansiyel olarak uzun vadeli olabilir. | Open Subtitles | حتى الأن يممكننا القول أن التأثير يمكن أن يكون قصير، متوسط ، أو يحتمل أن تكون طويل الأجل |
| Ama bunun büyük bir sorun olduğuna inanıyorum, bizim için toplum olarak, kültür olarak ve bireyler olarak tehlikeli potansiyel sonuçları olan bir sorun. | TED | و لكني أعتقد أن هذه مشكلة كبيرة، مشكلة يحتمل أن تكون عواقبها خطيرة بالنسبة لنا كمجتمع، كثقافة و كأفراد. |
| Essilor potansiyel yıkıcı teknolojileri bulmak için rekabetçi çevreyi dikkatlice tarar. | TED | تقوم "إسيلور" بمسح دقيق للبيئة التنافسية لتقنيات يحتمل أن تكون مدمرة. |
| Yani su altında başka kurbanlar da olabilir. | Open Subtitles | لذلك ، يحتمل أن تكون هناك المزيد من الضحايا في الماء |
| Rüyalarımız yakında gerçek olabilir. | Open Subtitles | حسنا،أحلامنا يحتمل أن تكون قريبا حقيقة. |
| Şahıs şişman bir kadınla tartışıyor, karısı olabilir. | Open Subtitles | الهدف يجادل إمرأه و يحتمل أن تكون زوجته |
| - Kimin? Birinin Katarina olduğunu biliyoruz. Diğeri Matilde olabilir. | Open Subtitles | نعلم أن (كاترينا) هي أحد المعتدين و يحتمل أن تكون الأخرى هي (ماتيلد) |
| Tomografinde ve ültrasonunda ciddi potansiyel bulgular var. | Open Subtitles | لديك بعض يحتمل أن تكون خطيرة النتائج في سنت الخاص بك، والموجات فوق الصوتية. |
| İnsanları potansiyel tehlikeli konumlara göndermek askeri komutanın doğal bir sonucudur. | Open Subtitles | إرسال إناس في حالات يحتمل أن تكون خطرة نتيجة طبيعية في القيادات العسكرية |